Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

356 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 günde okudu
Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün Aláeddin Camii'nin türbe kısmında başlattığı bir onarım sırasında türbeleri camide bulunan Anadolu Selçuklu Devleti'nin önde gelen sekiz hükümdarının láhidleri de bakım maksadıyla açıldı ama láhidlerden çıkartılanlar açıkta unutulunca gece türbeye üşüşen köpekler, Selçuklu sultanlarının kemiklerini kapıp gittiler. Kemiklerden artakalanlar ertesi sabah üzerinde camiin de yeraldığı Aláeddin Tepesi'nin dört bir yanından toplandı, sekiz láhde gözkararı yerleştirildi. Geçen yıl bir gazetede ufak bir şekilde yeralan bu olayı, hafta içerisinde seçim araştırması için gittiğim Konya’da inceledim, bazı müze müdürlerine de doğrulattım ve benzerine rastlanamayacak ayrıntılarla karşılaştım. TARİHİ eserlerimizi talan etmek uğruna bugüne kadar elimizden gelen herşeyi yaptık. Binaları yokettik, edemediklerimizi türlü türlü tahribata uğrattık, hazinelerimizi yurtdışına kaçırıp sattık ama Konya'da bundan on yıl önce yaşanan ve ayrıntıları ancak şimdi ortaya çıkan bir rezaletin benzerini hiçbir zaman yaşamadık: Anadolu Selçuklu Devleti'nin önde gelen sekiz hükümdarının kemiklerini köpeklere kaptırdık. Herşey, Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün Konya'da ‘‘Aláeddin Tepesi’’ diye bilinen büyük höyüğün üzerinde yeralan ve Selçuklu hükümdarı Aláeddin Keykubad tarafından inşa ettirilen 800 yıllık Aláeddin Camii'nin türbe kısmında bakım ve onarım yapmaya karar vermesiyle başladı. Türbede, Anadolu Selçuklu Devleti'nde 1166 ile 1284 yılları arasında hüküm sürmüş olan Sultan Birinci Mesud, İkinci Kılıçarslan, İkinci Rükneddin Süleyman, Birinci Gıyaseddin Keyhüsrev, Birinci Aláeddin Keykubad, İkinci Gıyaseddin Keyhüsrev, Dördüncü Rükneddin Kılıçarslan ve Üçüncü Gıyaseddin Keyhüsrev yatıyordu ve bu hükümdarlar Selçuklular'ın en önemli sultanlarıydılar. Eski Türklerde devlet büyüklerinin mezarları genellikle ‘‘zir-i zemin’’ şeklinde yapılırdı. ‘‘Zir-i zemin’’, ‘‘zeminin altı’’ demekti ve cenaze yer seviyesinin aşağısında bulunan bir odaya defnedilir; cesed bazen şamanist Türkler'in devirlerden kalma bir geleneğe uyularak mumyalanır ve mumya bu odadaki bir láhdin içine konurdu. Odadan yukarıya uzanan merdivenin alttaki ilk basamağına duvar örülür, son basamağın üzerine de bir kapak konur, odanın yukarıyla alákası kesilir ve yukarıda tam mezarın bulunduğu yere isabet eden noktaya bir başka láhid yapılır ve türbe niyetine bu láhid ziyaret edilirdi. Bizde birçok önemli devlet adamının, düşünürün, hatta varlıklı kişinin mezarları işte böyle, ‘‘zir-i zemin’’ şeklindeydi. Selçuklu sultanlarının ve beylerinin çoğu, Fatih Sultan Mehmed de dahil olmak üzere Osmanlılar'ın ilk yedi hükümdarı ve Mevláná Celáleddin-i Rumi, ‘‘zir-i zemin’’ bir türbede yatmaktaydı; hattá Anıtkabir'in inşasında da bu eski Türk mezar geleneğine uyulmuştu ve Atatürk son uykusunu bugün hepimizin bildiği yekpáre büyük mermerin altındaki asıl mezar odasında uyumaktaydı.
Yalan Söyleyen Tarih Utansın - 1. Cilt
Yalan Söyleyen Tarih Utansın - 1. CiltMustafa Müftüoğlu · Başak Yayınları · 200847 okunma
··
305 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.