Gönderi

631 syf.
8/10 puan verdi
Vedat Türkali ömrünü adadığı siyasi görüşünden ayrılmadan bu dünyadan göçüp gitti. Ve her fırsatta bir fiil hizmet ettiği siyasi görüşüne, yazdığı romanlar ile de geniş kitlelere ulaşarak bu hizmetini yapmayı sürdürdü. Bu yüzden de bileğinin hakkı ile siyasi-dönem romanları açısından ülkenin en etkili kalemlerinden biri oldu. Ben kitaplarımı okurken konusuna göre, kendime neden niçin nasıl sorularını sorup cevaplarını bulmaya çalışarak okurum. Bu ilkeme uyarak uygulayarak bu satırları yazıyorum. Vedat Türkali Güven 2 kitabını bitirirken her ne kadar Seher Turgut ikilisinin aşklarını biz okuyucularının tamamlamasını istese de, ben tamamlanacak bir aşk göremiyorum. Canımı bile seve seve veririm dediği arkadaşına kara sevdayla bağlı olduğunu bildiği Seher’in kendisine aşık olabileceğini nasıl düşünebilir ki… Nitekim düşünemeyeceğini iki üç satır sonra iç sesiyle kendinle konuştuğu zaman Seher’in Halile duyduğu aşkın derinliğinden dolayı kendisine bakmayacağını kabulleniyor Turgut… Yine de çok yara almış olan Seher Turgut ikilisinin yaşama tutunmak, ayağa kalkmak için birbirlerine arkadaşça tutunarak yaşadıklarını anlatan bir kitap yazılabilir. Kim bilir belki de taslağı yazılmış düzenleme yapılıp basımını bekliyordur. Romanı iki yönden incelemek gerekiyor bana göre. Önce siyasi yönü… Doktor Nahit 38 sene aradan sonra Türkiye’ye gelmesiyle başlıyor roman... Ve bitene kadarda ben doktorun Türkiyeyi terk etme hikayesini (tahmin etsem de) okumayı bekledim. Romanın 2004 yılında geçtiğini düşünürsek doktorumuz 1926 doğumlu ve 40 yaşında Türkiyeyi terk ediyor. Mesleği elinde biri olarak (Türkiyeden aldığı doktor diplomasıyla) Almanya da başka bir isimle mesleğini nasıl yaptığını merak ettim. Bir de yanlış biliyor olabilirim ama dünyanın neresinde olursa olsun yasal bir parti adına para topluyorsanız, hem topladığınız hem de harcadığınız paranın hesabını sene sonunda verdiğiniz gibi parti kapanınca da bu paraları teslim etmek zorundasınız. Doktorun ilk gittiği yıllarda partiye kayıtlıyken partiden ayrıldığını ama parti adına yapılmasına öncülük ettiği etkinliklerden para toplandığı bana pek inandırıcı gelmedi. Türkiyeye gelene kadar Almanya da etkinliklerde yardım için para verenler hiç mi hesap sormak için doktorun karşısına çıkmadı ve onca sene o para İsviçre bankasında doktorun ve arkadaşının hesabında kaldı… Bu para meselesi bence zayıf kalmış bir neden olarak gözüme battı benim. Sadece bu değil gözüme batan Esme’yi bana göre sudan bir sebeple Diyarbakır’a gönderip günümüz Türkiyesinde yer alan siyasete dokunması da…. Bu kadar romanın siyasi kısmını incelemek yeter sanırım… Aşk tarafına gelirsek… Türkiye de belli yaşa gelmiş kişilerin kadın erkek fark etmez köşeye çekilip her türlü faaliyetten elini ayağını çekmesi beklenir ve bu beklenti de maalesef kişiler istemese de çevre baskısıyla uygulanır. 78 yaşında bir adamla kendisinden oldukça küçük bir bayanın aşklarını konu olarak seçmesiyle Türkiye de ki bir klişeyi yıkmış büyük usta. Bu benim hoşuma gitti Ama bu aşkı okurken 78 lik okumuş görgülü, bilgili, tecrübeli doktorumuzun kafasında kurduğu ya da yaşadığı olumsuzluklardan sonra Esmeye içsel sesiyle ya da sesli olarak (deli manyak aptal karı gibi) saydırması hiç hoşuma gitmedi… Yaşı genç olsa da yaşama bakış açısında ki olgunluğundan dolayı Esmenin aşkına daha çok inandım ben...
Kayıp Romanlar
Kayıp RomanlarVedat Türkali · Everest Yayınları · 20041,351 okunma
·
13 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.