Gönderi

Güvercinler yürürken neden kafalarını oynatırlar?
1977'de Barrie Frost adında girişken bir biliminsanı, bir güvercini koşu bandında yürümeye ikna etti. Şimdi olsa bu deney, önce güldürüp sonra düşündürdüğü için Nobel ödülünün parodisi olan Ig Nobel ödülünü alırdı muhtemelen. Koşu bandı ağır ağır geri giderken kuşun aynı yerde kalabilmek için ileri yürümesi gerekiyordu. Çok geçmeden güvercin duruma uyum sağladı. Ama ufak bir tuhaflık vardı. Meydanlarda veya parklar da banka oturup güvercinlerin nasıl yürüdüğünü seyrettiyseniz fark etmişsinizdir: güvercinler yürürken kafalarını bir öne bir arkaya atar. Çok rahatsız edici olsa gerek diye düşünmüşümdür hep. Neden böyle tuhaf bir hareket için ekstra güç harcıyorlardı? Ne var ki koşu bandındaki güvercin başını öne arkaya atmıyordu. Bu da Barrie'ye güvercinlerin başı oynatma hareketiyle ilgili çok önemli bir ipucu verdi. Belli ki kuşun yürümek için bu hareketi yapmaya ihtiyacı yoktu. Hareket yürümekle değil, görmekle ilgiliydi. Koşu bandındayken güvercin yürüse de çevresindeki her şey yerli yerinde duruyordu. Kafasını sabit tuttuğunda sürekli aynı şeyi görüyordu zaten. Fakat güvercin normalde yürürken manzara her adımda değişir. Güvercin değişen manzarayı anında algılayacak kadar hızlı göremez. Önce kafasını ileri atar, ardından adımını ileri atıp bedeninin kafaya yetişmesini sağlar, ardından tekrar kafasını ileri atar ve böyle böyle ilerler. Adım sırasında kafa olduğu yerde durur. Böylece manzarayı incelemek için güvercinin daha çok zamanı olur. Ardından bir sonraki manzaraya geçer. Yani güvercin birazdan varacağı yerin fotoğrafını çeker, sonra adımını atar, sonra bir sonraki fotoğrafı çekmek için kafasını yine ileri atar.
Sayfa 101Kitabı okudu
··
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.