1852 yılında yayımlanan bu klasik, döneminin kölelik anlayışına büyük darbe indirmiş, siyahi insanların bir nesne gibi alınıp satılmasını, insan dışı işkencelere maruz kalmasını -yazarın sonunda eklediği kısma göre- gerçeklerden esinlenerek gözler önüne sermiştir. Kitabı adını veren Tom Amca karakterini üç farklı evde ve üç farklı efendiyle görmekteyiz. İlki kendi elinde büyüyen efendisi Mr. Shelby'nin evi; bu evde Hristiyanlığa geçmiş, bir aile kurmuş olan Tom, efendisi ve efendisinin ailesiyle arasındaki sıcak bağ ile yaşayıp gitmekteydi. Aynı evde Mr. Shelby'nin karısı olan Mrs. Shelby'nin de yardımcısı (o kadar iyi bir kadın ki onun bile kölesi demeyeceğini düşünüyorum) Eliza ve onun ailesi var. Mr. Shelby her ne kadar iyi bir insan da olsa borcu yüzünden kötü bir tüccarın eline düşüp Tom'u ve Eliza'nın daha çocuk olan oğlu Harry'i satmak zorunda kalır. Hikayemiz bu yerde ayrılıyor. Güvenilir ve sadık bir insan olan Tom bu satılmaya sesini çıkarmayıp, efendisini zor duruma düşürmemek için kabulleniyor ama Eliza en nihayetinde bir anne ve oğlundan kopmamak için Kanada'ya kaçmaya karar veriyor. Onlara ne olduğu konusunu spoiler olmasın diye atlamak durumundayım. Tom'un bu satılmayı kabullendiğini söylemiştik, gittiği ikinci ev de güneye giden gemide karşılaştığı küçük kız çocuğunun -onun deyişiyle bir meleğin- Eva'nın evi. Eva'nın babası St. Clare satın aldığı kölelere bir nesne değil insan gibi davranan ama başka kölelere gelindiğinde umursamaz bir adamdır, onun iyi bir insan olarak kalmasındaki asıl etken ise kızı Eva. Bu evde Tom, Eva'yla birlikte gayet rahat ve İncil'i ile huzurlu vakitler geçirmekteydi, ta ki bu eve ölüm gelene kadar. Neredeyse azat edilecek olan Tom için bu üçüncü ve ne olduğu belirsiz bir efendi demekti. Siyahilerin satışa çıkarıldıkları yerde Tom kendi sonunu hisseder gibiydi ve bu son Legree adındaki soysuz bir heriften başkası değildi. Bu efendisi efendisinin evindeki köleler Tom için tamamen farklı bir dünyaydı ama o burada bile dine dört elle sarılmış adeta çevresine aydınlatan bir hale haline gelmiştir. Özellikle bu evdeki Cassy, Tom için kurtarması gereken bir can gibiydi. Onun hikayesi ise çocuğu elinden alınan bir anneydi ve onu bulana kadar da içindeki o azap gitmeyecekti. Çok fazla karakter olmasına karşın her biri için bir duygu beslemek ve hepsinin hafızanızda silinmeyecek bir yer etmesi bu kitabı etkileyici kılan özelliklerdendi benim için. Kitabın sonunda meydana gelen olaylar yüreğimizi ısıtacak ve tesadüflere inancımızı güçlendirecek türdendi. Hristiyanlık inancını baskılayan ve İncil alıntıları ile bunu destekleyen yazarımız bu insanlık dışı olayda gördüğü gerçekleri ve olması gereken insanlığı bizlere anlatmıştır. Konusu ağır olsa da akıcı bir dile sahip olan bu kitap kesinlikle tavsiyemdir.

Tom Amca'nın KulübesiHarriet Beecher Stowe · Can Yayınları · 20191,743 okunma

·

27 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

ecem kalafat