Bilmezler, bildikçe nasıl incindiğini...
Gözlerinin buğusundan ürkek akan mevsimsiz hüzzam nasıl derindir, farketmezler...
O yıkılmaz sadeliğin, susmak bilmeyen bir çağlayandan kalan küldür, yakar genzimi her soluyuşta en gizli eleminden...
Bilmezler sesinden zamanın sarsılmaz duvarları boy verir, yıkanır gök bedeninden, sen de gün olur...
Bilmezler sırdaşın vehimdir, keskin gölgeler yarandan fecre yükselir...
Deniz kokarsın, o mavi sargınlıkta. Kolların çöl yalnızlığında iki sonsuz dalga...
Bilmezler, kaç bedende ruhsun sen ve görmezler öncesizlikte boğulup, korkusuz bir son olduğunu...
Kendini dünün seyrine bırakıp dönüşen onca şeye rağmen, değişmeyen tek şey görmeden okuyabildiğim, duymadan saklayabildiğim, bu uzaklardan kalbimin kapısını tıklatan naif eller ve her defasında karşılanmayı bile beklemeyen :)
Sonsuzun dinmesin emi... Kalbine hürmetle Boşnak Güzeli'm...