Gönderi

136 syf.
·
Puan vermedi
Havada Bulut
Kitabın ismi önce çocukluk zamanlarımızda yaşadığımız güzel bir anıyı çağrıştırdı bana. "Havada bulut" bana neden o anıyı çağrıştırdı bilemiyorum. Ama belki doğayı, bulutları çok sevdiğimden, belki de çocukluk zamanlarımızı çok özlemekten. Öyle şaşalı bir çocukluk da geçirmedim hani. Ama mutluyduk en azından. Gülüp, eğlenebiliyorduk. Hayatın acı tarafıyla tanışmamıştık ve en güzeli de arkadaşlarımızla aramızdaki ilişkilerimiz samimiydi. Duygularımız güzeldi. Hiçbir şeyin farkında değildik. Sıcak, güzel bir hava vardı. Öyle kendini eve kapatacak, ya da seni evde tutacak bir hava değil. Tam tersine seni evden çıkartan bir hava... Arkadaşlarımızla buluştuk. Arkadaş dediklerim de kan bağı olduğumuz kişilerdi. Aynı mahallenin çocuklarıydık. Komşu sayılırdık hemen hepsiyle. Uçurtma mevsimiydi. Her birimiz rengarenk uçurtmalarımızı almış, birbirimizle yarışırcasına koşardık çayıra. Rüzgarı takip ederek, onun tersi tarafına uçurtmalarımızın iplerini salarak biraz da koştuktan sonra uçurtmalarımızın gökte süzüldüğünü görürdük. Hepimiz, kimin uçurtması daha yukarıda ve uzakta olduğuna karar vermek için birbirlerimizin uçurtmalarına bakardık. Kimin uçurtması daha yukarıdaysa o daha çok sevinir ve hava atardı. Diğerlerimiz ise uçurtmalarımızın daha da yukarıya bulutlara kadar yükselmesi için çabalardık. Gökyüzü uçurtmalarımızla rengarenk olurdu. Uçurtmalar yükseldikçe yavaş yavaş küçülür kuş gibi bir görüntü oluştururdu. Kimimiz kuşların uçurtmalarımıza çarpacağından çekinirdik, kimimiz uçaklardaki yolcuların uçurtmalarımızı görebildiğini düşünerek sevinirdik. Kimimiz ise küçük bir kâğıda yazdığı sevgisini, özlemini sevdiğine ulaşsın; ona duygularımızı, özlemimizi aktarsın diye uçurtmanın ipini kağıda geçirerek rüzgarın kağıdı uçurtmaya ulaştırmasını izlerdik. Elbette kağıt sevgiliye ulaşmıyordu ama o his bizleri mutlu ederdi. Bir zaman sonra uçurtmalarımızın ipini taşın altına koyardık. Rüzgâr uçurtmaları götürmesin diye. Sonra yanımızda getirdiğimiz yiyeceklerimizi yerdik, içeceklerimizi içerdik. Top oynardık. Gülerdik, eğlenirdik, zaman çabuk geçerdi. Uçurtmalarımız uçmaya devam ederlerdi. Bu tatlı anıdan sonra kitabı okumaya başladım. Kitap 15 hikayeden oluşuyor. Bütün hikayeler birbiriyle bağlantılı olmakla beraber, 35 yaşındaki Ahmet'in 19 yaşındaki Yorgiya'ya olan aşkını anlattığı hikayelerden oluşuyor. Fakat aşkı çok iyi anlatan, hissettiren Sait Faik'in bu kitabında diğer eserlerine nazaran daha sert, daha keskin bir dil kullandığını okudum. Toplumdaki adaletsizliğe, gelir dağılımındaki yanlışlara, müteahhitlerin haksız kazançlarına ve sürekli insanları zor durumda bırakmalarına, insanların yaşamak zorunda bırakıldığı kötü hayata, geçim sıkıntısı çekmelerine, yoksulların ezilmesine, hor görülmelerine yazarı duygusal anlamda yeterince dolmuş hissettim. Nitekim nasıl bir dünya arzuluyorsunuz? sorusuna:" Haksızlıkların olmadığı, insanların hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, hırsızlıkların, başkalarının haklarının hakkına tecavüz etmelerin hiç bulunmadığı... Sokaklarda sefillerin bulunmadığı, kafanın, kolun çalışabildiği zaman insanın muhakkak doyabildiği, eğlenebildiği, içinde iyi şeyler söylemeye, doğru şeyler söylemeye yetkili adamın, korkmadan ve yanlış tefsir edilmeden bu bir şeyleri söyleyebildiği bir dünya..." arzuladığını itiraf etmiş. Sahi sizin arzuladığınız Dünya nasıl? Sait Faik'in arzuladığı dünyada buluşmak dileğiyle.. İyi okumalar herkese...
Havada Bulut
Havada BulutSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20192,939 okunma
··
145 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.