Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

138 syf.
8/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Ursula K. Le Guin kendisiyle tanıştıktan sonra hayatıma yön verdiğine inandığım yazarlardan biri. Gençliğimde Stephen King’e karşı duyduğum okuma açlığının çok daha fazlasını hissediyorum kendisine karşı. King’in romanlarında bir noktadan sonra tekdüze bir akışa varan yaklaşımın aksine Le Guin her eserinde yeni bir denemeyle karşımıza çıkıyor. Deneyişlerinin hepsi bağımsız dünyaların sesi olan yazarımızdan her sene birkaç roman okumaya çalışıyorum. Rocannon’un Dünyası bir öneriyle okumaya başladığım eserlerinden biriydi. Kitabın hamurunun bilimin içinde eritilen doğaüstü güçlerle yoğrulduğunu söylemek yanlış olmaz. Yazan biri olarak bu tarz bir fikirden birine bahsettiğinizde komik tepkiler alma ihtimaliniz yüksektir. Fakat söz konusu Le Guin olduğunda kelimelerin mümkün kılamayacağı herhangi bir şey yok gibi. Keşfetmenin, efsanelerin ve rüyaların güzelliğiyle her şey mümkün. Hainli Döngüsü’nün ilk kitabı olarak bahsedilen eserimize geçmeden evvel döngüden okuduğum diğer kitaplara değinmek isterim. Mülksüzler ve Karanlığın Sol Eli beni dumura uğratan enfes kitaplardı. İdeolojilerin kökeninde yatanları tartışıp, cinsiyetlere yeni kimlikler türetmek her kitabın ve yazarın harcı değildir. Sırada Sürgün Gezegeni var, araya başka kitapları girmezse elbet. Gelişmiş Zekalı Yaşam Biçimleri (GZYB’ci) etnoloğu olan Olhor/Rocannon FOMALHAUT II gezegenine araştırmaya gider. Bunun öncesinde Kolye’nin hikayesiyle bir çeyiz olan Deniz Gözü’nün peşine düşen Altın Semley’in hikayesini okuyoruz. Yazar bir nevi bu dünyanın düzenine ve içeriğine alıştırma turuna sokuyor okurlarını. Yıldızlordları olarak tanımlanan Birlik ekibi bu gezegene geldikten sonra Rocannon’un ekibi farklı bir gezegenden gelen gelişmiş bir tür tarafından yok ediliyor akabinde de olaylar gelişiyor. Yazarın mitlerle ve fantastik canlılarla dokuduğu bu kurguda alt türler arasındaki farklılıklar, iletişim biçimleri gibi tanımaya çalıştığımız birçok unsuru Rocannon’un gözünden takip ediyoruz. Elkitabı aracılığıyla bu gezegeni tanımaya çalışan araştırmacı temelde Elkitabı’nın boşluklarını doldurmak gayesiyle buraya geliyor. Angyalar/Olgyiolar; Fianlar, Gdemler ve gezegenin başka bir kıtasında yaşayan insangillerden olmayan bir tür daha mevcuttu. Gezegen halkının burayı yıldızlarası bir savaş için üs olarak kullanan orduya karşı çok fazla şansı yoktu. Ellerindeki tek koz Rocannon’un Birlik’le iletişime geçme ihtimaliydi. Kurgu bu minicik olasılığın peşinde gezegenin keşfiyle devam ediyor. Mogien, Kyo, Yahan ve ekibin diğer üyelerine ek olarak uçanatlarla düşülen bu macera dolu yolculuk okuru bazen sayısı fazla olan türler arası geçişte yorsa da keyifliydi. Mitler, sözcükler ve geçmiş üzerinden oluşturulan ortak tarihin anımsama haliyle devam edişi dikkatimi çeken noktalardan biriydi. Sanıyorum en çok Kyo’yu okumaktan keyif aldım. Telepati aracılığıyla iletişim kuran halkından geriye kalan son kişi olan Kyo gezegenin sessiz bilgeliğini tüm kitap boyu bizlere aktaran dosttu. Finale varışımız biraz hızlandırılmış olsa da bir potada eritilen fantastik ve bilimkurgu edebiyat fikriyatı özgün bir deneyişin ürünüydü.
Rocannon'un Dünyası
Rocannon'un DünyasıUrsula K. Le Guin · Metis Yayıncılık · 2018417 okunma
·
47 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.