Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

554 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Vedat Türkali'den bir başyapıt... Yazar, 27 Mayıs sürecini muhteşem tespitler ve betimlemelerle anlatmış,zaman zaman Kenan ve Günsel'in aşkını zaman zaman da 27 Mayıs sürecini ön plana alarak tam anlamıyla bir dönem romanı yaratmıştır. Özellikle Kenan ve Günsel karakterleri üzerinden dönemin insanını, düşünce yapısını,hatta 1959-1960 yıllarında herhangi bir günün nasıl geçtiğini olağanüstü bir anlatım tekniğiyle okuyucuya sunmuştur. Yazar okuyucuya Kenan ve Günsel'in zihnine girme fırsatı vermiş,karakterlerin zihninden geçen her düşünceyi, her düşünce parçasını görmemizi sağlamıştır. Tabi karakterlerin bilincine bu kadar yakın olmak özellikle Kenan karakterinin yaptıkları ve düşündükleri üzerinden okuyucuda sinir krizlerine varacak şekilde bir Kenan nefreti de doğurmuştur.Bunu daha iyi açıklamak için Kenan karakterine biraz daha yakından bakmak gerekiyor. Kenan karakteri muhtemelen okuyucunun görüp görebileceği en enteresan ve sinir bozucu karakterdir.Kenan, zamanında aktif devrimci mücadele içinde bulunmuş ancak bir gözaltı sürecinde polisten yediği iki tokat sonrasında sinmiş, mücadeleden uzaklaşmış birisidir.Roman boyunca Kenan'ın bu silik, korkak, bencil yönünü görmek mümkün.Daha iyi anlamak için birkaç örnek vermek durumu berraklaştıracaktır. İlk örnek esasen roman karakterlerinin genelini de kapsıyor. Kenan, evli ve bir çocuk babası,öğretmenlikten atılmış, arkadaşı Rasim ve eşi Nermin'in yardımıyla kitapçı dükkanı açmış bir karakterdir.Bir gün arkadaş ortamında Günsel'i görür ve aşık olur.Bu birçok romanda görebileceğimiz bir durumdur ancak garip olan çevredekilerin bu durumu normal karşılama dereceleridir ki bunların içinde Günsel'in abisi ve teyzesi de vardır. Nermin bu duruma üzülmüştür ama eşine olan sevgisinden dolayı bu durumu sineye çekmiştir. Roman boyunca Kenan Nermin'i umursamamıştır. Kenan'ın Nermin'in çektiği acılara kayıtsızlığı öyle boyutlara ulaşmıştır ki okuyucuda Kenan'a karşı"Bu kadar da duyarsız olunur mu ulan!" tarzında bir öfke oluşturması muhtemeldir. Günsel; sağlam iradeli,kendini devrimci mücadeleye adamış, öğrenci lideri sayılabilecek birisidir.Günsel bir gün olmadık bir kıskançlıktan dolayı Kenan'dan tokat yer.Kenan'ın yaptığı bir tarafa Günsel'in bu duruma nerdeyse tepkisiz kalması da böyle bir karakterin vereceği tepkiye uzak bir durumdur.Burada şunu söylemek gerekiyor;yazar bu olaylar sırasında karkterlerin bilinç ve duygu akışını ustalıkla duruma uygun bir şekilde anlatmış bu yönüyle okuyucunun bir boşluk hissiyatının önüne geçmiştir. Yani bu durum bir kurgu eksikliğin değil aksine kurgunun çok iyi bir şekilde oluşturulduğunun göstergesidir. Başka bir örnek...Kenan bir gün eve gelir ve eşikte Nermin'le karşılaşır.Nermin'in vücudunda bir morluk gördüğünü zanneder, şüphelenir ve öfkeyle kadının elbiselerini çıkarır.Bunun bir yanılsama olduğunu anlar, o anda cinsel dürtüleri yükselir ve hiçbir şey olmamış gibi Nermin'le birlikte olur.Sonrasında da yine hiçbir şey olmamış gibi Nermin'e karşı kayıtsızlığı devam eder hatta o günden sonra Nermin hamile kalır, üstelik Günsel de yakın bir zamanda hamile kalmıştır. Başka bir gün Kenan hışımla eve gelir ve Nesrin'i tekme tokat dövmeye başlar hatta küçük kızı Zeynep'i de tekmeler.Daha sonra kızgın olduğu Rasim'in evine gider.Rasim'in evde olmadığını öğrenince öfkesini göstermek ve Rasim'i cezalandırmak düşüncesiyle Rasim'in eşiyle birlikte olur. Yine başka bir örnekte Günsel'in yakalandığını öğrenir.Günsel için endişeleneceği yerde Günsel'in yakalanırken yanında Sermet'in olduğuna takılır. Kafasında olmadık saçma düşünceler oluşur.Aynı düşünceleri yine olmadık bir zamanda Nermin ve Rasim için de düşünmüştür. Nereden bakılırsa bakılsın Kenan katakteri okuyucunun sinir katsayısını zirveye çıkaracak ve okuyucunun nefretini kazanacak bir karakterdir.Ancak romanda Kenan karakteri aynı zamanda okuyucuyu meraklandıran ve sonrası için istek uyandıran bir şekilde kurgulanmıştır. Kenan'ın davranışlarını mantığa büründürme şeklinin okuyucuda hayret ve kafa karışıklığı yarattığını da söylemek gerekiyor. Okuyucu bu aşkla ilgili kafa karşıklığı yaşarken yazar bir yandan da okuyucuya harika bir 27 Mayıs portresi çiziyor.Özellikle 28-29 Nisan olaylarını okurken kendinizi bir anda öğrencilerin içinde kâh beyazıt meydanında kâh üniversite içinde sabahlarken buluyorsunuz.Yazar özellikle bu iki günü an be an gerçeğe uygun yazmış; öğrencilerin hangi kapıdan çıktığından tutun da hangi yollardan Beyazıt Meydanı'na çıktıklarına; o gün çıkan olayların saatinden tutun da gazete manşetlerine kadar her anı gerçeğe uygun bir şekilde yazmıştır. Romanda bir de "baba" karakteri vardır. Bu karakter işçilerin ve öğrencilerin bir nevi akıl hocasıdır.Baba'nın konuşmaları üzerinden dönemin işçi hareketi, aydınların durumu, DP ve CHP'nin olaylar karşısındaki tavrı, dış politika gibi birçok konuda bilgi sahibi oluyoruz. Bu konuşmalardaki tespitler o kadar derin ve anlamlı ki sadece bunun üzerine bir inceleme bile yapılabilir. Sonuç olarak muhteşem bir roman. Ben daha çok sinir krizleri geçirdiğim Kenan üzerinden yorumladım.Baştan sona bir kurgu harikası olan "Bir Gün Tek Başına" anlattıklarımdan çok daha fazlasını bulabileceğiniz ve 27 Mayıs'a her yönüyle tanıklık edebileceğiniz harika bir roman....
Bir Gün Tek Başına
Bir Gün Tek BaşınaVedat Türkali · Tümzamanlar Yayıncılık · 19945,2bin okunma
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.