Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

223 syf.
3/10 puan verdi
Olumsuz
Güzel beklentilerle ve yazar hakkında da daha önceden hiçbir bilgim olmadan başladım aslında kitaba. Fakat okudukça yazarı merak ettim. Çünkü aslında belli edilmemeye çalışılsa da taraflı bir yaklaşım vardı. Okurken hep batı karşıtlığı, doğunun kültürünün övgüsü, batı kültürünün hep çeşitli kötü sonuçları ama doğunun aslında bilinmeyen güzellikleri... Başlarda bu batı eleştirisi hoş idi fakat zamanla, bilimsellikten uzaklaşıp/ bilimsel çalışmalara da seçici atıflar yapılıp meselenin istenilen yöne çekilmeye çalışıldığı gerçeğini bir bilim insanı olarak net bir şekilde gördüm. Bunu bilimsel çalışmalar yapmayan ve/veya yazarın yaklaşımını bilmeyen insanların kolay anlayamayacağı kanaatindeyim. Aslında olumsuz kitap incelemeleri yapmayı zul görürüm. Bu incelemeyi de eserin intihar ile ilgili bölümü olmasa yapmayacaktım. Eserin genelinde kadının, hep vurgu yapılan doğu toplumları ve kültüründeki olumsuz yerine asla değinilmemiştir. Bunu kasıtlı bir değinmeme olarak okumadım, intihar kısmına gelinceye değin... Dünyada erkek intihar oranları daha yüksek imiş. Güneydoğu'da, Sivas'ta, Kırıkkale'de ve özellikle de Batman'da yaşanan kadın intihar oranındaki fazlalık ise aslında modernleşmenin kadınlar üzerindeki etkisinin göstergesi imiş!!!!!!!!! Bu bölgelerde ve hatta tüm ülkemizde yaşanan kadın intihar ve ölümlerini değerlendirirken ataerkil toplumsal yapıya değinmeyen ve hatta bununla da yetinmeyip faturayı modernleşmeye çıkaran kişinin bilim insanı vasfı taşıması ve hatta psikiyatrist olması çok çok üzücüdür. Aslında, kadının artan farkındalığı ve haksızlık algısının bunda rolü büyüktür. Eserde açıktan kötülenen modernleşme, hep kötüyse ve iyi bir tek şey yaptıysa bile bu kadın aydınlanmasıdır. İntihardan önceki bölümde, Cezayir'de kolonyalizmden muzdarip Müslüman halkın psikolojik ve örgütsel direnişinde önemli rol alan Frantz Fanon'dan söz ederken sempatimizi kazanan yazar, son bölümde tarafgirliğini iyice açık etmiştir kanımca. Cezayirli Müslüman halkın ve kültürünün onca ezilmişliği ile aslında güce karşı azınlığın yanında olduğu zannına kapıldığım ve ilerici gördüğüm yazar, son bölümde kadın üzerindeki erkek zulmüne kat'a değinmeyerek tek derdinin 'kadim doğu kültürünün' yüceltilmesi olduğunu açık etmiştir. Üzgünüm, yalnızca benzer 'doğulu' hassasiyetleriniz ve modernleşme ile dertleriniz varsa sevebileceğiniz bir eser.
Ruhun Labirentleri
Ruhun LabirentleriKemal Sayar · Kapı Yayınları · 2017625 okunma
·
361 görüntüleme
Bahadır okurunun profil resmi
Bir bilim insanı olarak bu incelemeniz hakkında yorum yapmayacaktim ama bende insanları yanlış yönlendireceğini düşündüm. Bilimsellikten uzak, pozitif cinsiyet ayrımcılığının ve Doğuya karşı antipatinizin buram buram koktuğu yorumunuzun objektiflikten uzak olduğunu düşünerek cevap yazıyorum. Yazar her iddiasını bilimsel delillerle destekliyor bununla birlikte daha fazla çalışma yapılmasını bu araştırmaların yetersiz olduğunu söylüyor ve açık kapı bırakıyor. Bahsettiğiniz gibi bilim dışı bir Batı karşıtlığı Doğu sempatizanlığı yok birçok yerde Doğu ile ilgili sıkıntılı durumlardanda bahsediyor. İntihar konusu ile ilgili Pakistanlı hastaların Avusturyalı hastalardan daha fazla intihara eğilim göstermesi.(bkz s207) Diyarbakır, Bitlis Urfa Sivas Kırıkkale ve ordu gibi illerde intihar eden kadın sayısı fazla olması (bkz s180) Türkiye'de intihar oranı erkek/kadın 1/4 (bkz S179). Bunun gibi birçok alıntı maalesef iddialarınızı yalanlıyor. Umarım eser hakkındaki fikrinizi eseri baştan okuyarak tekrar gözden geçirirsiniz.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.