Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

255 syf.
8/10 puan verdi
GOMİNİS İMAM / HASAN KIYAFET
Hasan Kıyafet... 1937 yılında Kırşehir /Kaman'da dünyaya gelmiş, Pazarören Köy Enstitüsü ve Gazi Eğitim Enstitüsü'nde eğitim görmüş, enstitülü yazarların klasik akibetleri gereği, 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinden nasibini alarak, sorgu, işkence ve cezaevi üçlemesine maruz kalmış, bunun nihai sonucu olarak da sürekli kendine haritadan yer üstüne yer beğenmek zorunda bırakılmış aydın ve emekçi bir öğretmen yazarımız... İlk baskısı 1969 yılında İmece Yayınları tarafından ''Gominis İmam" adıyla yapılan eser, sonrasında Mavi Yaka, Akdeniz Edebiyat, Alev, Dönüşüm, Akyüz, Doruk ve Ceylan gibi yayınevlerince de basılmıştır. Hatta Ceylan Yayınlarının 60.baskıyı yaptığı konusunda bir parantez açarak, gelmiş geçmiş en çok satan yerli romanlar içerisinde yer aldığını da belirtmiş olayım. Kıyafet'in ilk romanı olan Gominis İmam, dönemin bir çok bölgesinde gözlemlenen, yaşanan ağalık sisteminin hüküm sürdüğü Bayburt'un Kop Dağları eteklerindeki Bololuk köyüne götürüyor okurunu. "Bololuk tipik bir dağ köyüdür. Kop Dağları karlı başlarıyla ak saçlı bir dede gibi kucağına yas­lamıştır onu. Boynuna doladığı güçlü dost kollarıy­la, çelik gibi sert kuzey yellerinden o korur. Çam oluklardan güldür güldür akan buz gibi sularını o verir. Yavan ekmek, tuz, gaz parası için ara sıra Bayburt''a eşek sırtında götürdükleri iki çıkın ku­ru odunu, çam sakızı çoban armağanı o verir..." Köy ahalisinden kimsenin çocuğunu okutmasına müsaade etmeyen Hasan Ağa'ya boyun eğmeyerek, oğlu Umur'u eğitim alması için şehirdeki İmam Hatip okuluna gönderen Yetim'in hikayesi ile başlıyor kitap. Bu kararı karşısında Yetim ve ailesine reva görülen zulümlerin öcünü almak ise elbette okumuş oğul Umur'a düşmüştür. Lakin o, bu öç almayı kan akıtarak değil, ağalık düzenini yerle yeksan ederek gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. "Oğul, bu gördüğün dağlar her çileyi, her derdi çeker. Yalnız tek bir şeyi çekemez. Oda haktan, halk­tan, doğruluktan uzaklaşmak. Kötü yola düşmek, ırza namusa dokunmaktır. Halka zulüme yöneldiği­ni bir sezdimi bil ki yaşatmaz seni." Bu bağlamda feodalizme bir başkaldırı mahiyetinde olan romanın içerik yönünden de bir dönem romanı olduğunu pekala söyleyebiliriz. Umur, okul münasebetiyle, köy hayatının dışındaki dünyaya dahil olunca, gerçekleri görmeye başlamış ve kendini bu doğrultuda geliştirmiştir. Sosyalizm ile İslamiyetin birbirleri ile ilişkili ve paralel olgular olduğunu öne sürerek, insanlığın ve toplumların geri kalmışlığını dine bağlamanın yanlış olduğunu, düzen bozukluğunun ve cehaletin salt mevcut kapitalist sistemden kaynaklandığını savunmuştur. "Bütün gücü ile Kur'anla sosyalizmi bağdaş­tırmaya uğraşıyordu. İslamiyet ve Sosyalizim üstü­ne okumadık kitap bırakmamıştı. Arkadaşlarıyla yaptığı tartışmalarda o tüm sosyalizimi savunuyor­du. Yoksulları, güçsüzleri, emeği, emekçiyi tutuyor­du. Bunun için de arkadaşları ona artık ikinci bir ad takmışlardı "Kafir imam" diye..." Gominis İmam, eşkıyalığa farklı bir boyut kazandırması yönü ile de emsallerinden ayrışan nitelikte bir eser. Örgüde yer alan eşkıya karakterleri, öyle asmak, kesmek, kelle uçurmak, altın çalmak, ganimete konmak, haraç almak, halkın ırzına namusuna göz dikmek şeklinde değil de zenginden alıp fakire vermek, fakirin yanında olmak, ona destek çıkmak amacı ile faaliyet göstermekteler. Eserin çok başarılı bir edebi dili olduğunu söyleyemesem de, yazarın betimlemelerinin, köyü, köylüyü ve yaşananları iliklerimize kadar hissettirecek düzeyde başarılı olduğunu söyleyebilirim. "Tam iki cins, iki sınıf insan vardır. Bir çalışan, iki çalıştıran o kadar. Yani yi­yenler var, üretenler var, daha açığı varlıklılar var, yoksullar vardır. Bunun dışında hiç bir şey yok­tur. Gerisi fasariyadır. Gerisini sizin gibi enayileri böyle biribirine düşürmek için ağalar, kıratlar, pa­pazlar kısacası boynu kalınlar uydurmuşlar. Sizi biribirinize düşürüp kendileri keyif çatmak için uydurmuşlar." Kendi penceremden gördüğüm açıyla, şu "komünizm" meselesine biraz değinmek istiyorum. Komünist kimdir, nedir, necidir? Ana hatlarıyla, her vatandaşın eşit şartlarda, sınıfsızca yaşaması gerektiğine inanan, sömürüyü, özel mülkiyeti, devletçiliği reddeden toplum düzenini savunan kişidir komünist... Şahsi kanaatimce gerek teoride, gerekse pratikte gerçekleşmesi pek mümkün olmayan bir düzen Komünizm. Sosyal adaletsizlik kalkacak, vatandaşlar eşit olacak ilkesine rağmen yine de işçi-emekçi sınıfını birkaç basamak üstte tuttukları kanısındayım. Ya da şimdiye kadar uygulandığı ülkelerde asıl ilkeleri layığıyla yerine getirilmeyip, kişisel çıkarlara dönüştürüldüğü için bizler göremedik gerçek yüzünü! Kitabın yazıldığı 60'lı yıllarda ülkemizdeki komünist tanımı ise, "Allahsız , kitapsız, dinsiz, imansız, cani, ahlak ve edep yoksunu, vatan haini, terörist kişi!" Bu noktada hislerime Sevgili Aziz Nesin tercüme olmuş, 1994 yılında yayımladığı ''Bir Tutam Aydınlık'' adlı eserinde bakın bu konuyla alakalı nasıl yerinde cümleler kurup, yerinde örnekler vermiş: "Yirmi yıl, belki otuz yıl oldu. Bursa'da kızlı erkekli bir bölük genç, bir özenci (amatör) tiyatro kurarak, oyunlarını köylerde, kasabalarda biletsiz, parasız sergilemeye başladılar. Haftasına kalmadan candarmalar bu gençleri tutukladı. Suçları komünistlik. Çocuklar, - Biz komünist değiliz! diye çığlık atıyorlardı. Candarma komutanının yanıtı şuydu: - Komünist olmasanız halka bedava tiyatro oynar mısınız? Eskiden biz ve bizim gibi ülke ve yurt sorunlarına hiçbir maddi çıkar beklemeden ilgi duyanlar vatan hainliğiyle suçlanırdı yada öyle demeye getirirlerdi. Demek istiyorlar ki; - Devletten maaş almadan, hiçbiyerden para almadan, hiçbir mevki ve makamda gözü olmadan, hiçkimseden oy beklemeden, hiçbir çıkarınız olmadan, ne diye memleketin "ali menfaatleri"ne burnunuzu sokuyorsunuz? Siz deli misiniz?" Dünya çapında kabul gördüğü ve literatürlere girdiği şekliyle ise komünizm, "kapitalizmi ortadan kaldırıp, her türlü malın müştereken sahip olunacağı, iktisadi faaliyetlerin toplum tarafından planlanıp kontrol edileceği ve gelir dağılımının herkesten verebileceği kadar alıp, herkese ihtiyacı kadar vermek prensibi üzerine kurulacağı bir cemiyet yaratma arzusu" dur. Orta Çağ ile başlayan ve ülkemizi bile tesiri altına almış olan feodal hiyerarşik düzenin en alt tabakasını teşkil eden köylülerin ve düşük gelir sahibi insanların, bu duruma düşmelerinin sebebi, toplumdaki çok az sayıda kişinin, kişisel servet edinme arzuları ve doyumsuzluk hevesleridir. Lakin karşılarına, onlara yol gösterecek, bu adaletsizliğe son verici doktrinler üretip , çözümler belirleyecek vasıflı liderler pek çıkmıyor, çıkınca da türlü entrikalar ve illegal yollarla sesleri kesiliyordu. İşte bizim Yetim'in Umur da böyle sesi kesilmesi gerekenler sınıfına mensup bir karakter. Devlet yetkililerinin ve halkın anlayışı antikomünist çerçevede olunca, bizim Gominis İmam Umur da, ağa ve ağanın yandaşlarınca hedef halini alır. Çünkü köylünün gözünün açılması demek, mevcut düzenin değişmesi ve ağanın ağalık yetkilerini yitirmesi demek. Ağalık sisteminin ne menem bir sistem olduğu zaten aşikar. Ağaların köylüyü nasıl aşağıladığı, nasıl kullandığı, nasıl hakaretlere maruz bıraktığı, bakın Hasan Ağa'nın cümlelerinde nasıl vücud bulmuş: "Köylü kısmı arsız olur. Çarıkları gibi başları da iridir. Fakat içi boştur. Onları iki şey yola getirir: Bir açlık, iki zor ve sopa. Kalanı yalandır. Baldırı çıplak takımı kanaatsızdır. Verdikçe ister. Elini veren kolunu kurtaramaz." Bololuk Köyü ağası Hasan Ağa, zorba mı zorba, vicdansız mı vicdansız, zalim mi zalim bir ağa! Aslında köylü her şeyin farkında ama baş kaldırıp direnecek gücü bulamıyor kendinde. Bu aşamada olanca devrimciliği, olanca aydınlığı, olanca adaleti ile Umur giriyor devreye. Köylü hakkında Mustafa Kemal'den pek farklı düşünmeyen Umur, dağların ünlü eşkıyası Goca Omar 'ın kanatları altına giriyor. "Türkiye'nin hakiki sahibi ve efendisi, hakiki üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve layık olan köylüdür..." Sözün özü Gominis İmam, dönemin Türkiye'sinin panaromasına eşkıyalık , cehalet, sosyalizm, komünizm, eğitim, din, biraz da aşk temaları ekseninde ışık tutan, minik ama derin bir köy romanı. İçerikteki 'din' başlığı sizi yanıltmasın, bu kitap bir İslam eleştirisi değil, İslamı, ayetleri, hadisleri ve kıssaları kendi fikirleri doğrultusunda özünden saptırıp, çıkarlarına alet eden, özde değil sözde müslümanları eleştiren bir eserdir. Vermek istediği mesajlar anlamında oldukça başarılı. Romanın ismi, ilk basıldığı yıllarda olduğu gibi, günümüzde bile çok sakıncalı bulunmakta! Daha adil, daha güzel, daha makul, daha huzurlu bir Türkiye temennisiyle, lütfen siz bir sakınca görmeyin, Umur'u umursayın, Ekin öğretmeni benimseyin, Goca Omar'ı özümseyin... "Kulun ahı kulda, bülbülün ahı gülde kalmaz­mış. Eden bulur inliyen ölürmüş. Alma Yetim'in ahını, çıkar aheste aheste"
Gominis İmam
Gominis İmamHasan Kıyafet · İmece Yayınları · 1969184 okunma
··
629 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.