Gönderi

250 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
" Kendi Yazdığını Yaşayan Bir Adam"
Necip Fazıl Kısakürek'in 1937 yılında kaleme aldığı kendi ifadesiyle « bugüne kadar vücuda getirdiğim eserler içinde en bağlı olduğum eser » dediği Bir Adam Yaratmak, üç perdelik - oyun içinde oyun - tekniği ile yazılmış bir eser. Dış Oyun: Tiyatro eserinin baş kişisi Hüsrev'in yazdığı " Ölüm Korkusu " adlı piyes etrafında şekillenir. Yazdığı bu piyesin kahramanı bir kaza kurşunu ile annesini öldürünce aklını kaybeder ve kendisini daha önce babasının yaptığı gibi bir incir ağacına asarak intihar eder. Piyes, yazıldığı dönemde çok ilgi görür, cemiyet tarafından konuşulur, gazetelerde hakkında yazılar çıkar. ★ Asıl Oyun ise, " yazdığını yaşayan adam " Hüsrev'in yaşadıklarıdır: ★ Boğaziçi'nde Anadolu yakasında bir yalının taşlığında başlayan birinci perde, Hüsrev'in piyesiyle ilgili gazeteci Tuğrul'a verdiği röportajla açılır. • Yazdığı piyes, Hüsrev'in kendi hayatından izler taşır. Hüsrev'in babası otuz yıl önce, kendisini bahçedeki incir ağacına asarak intihar etmiştir. Niçin astığı ise belirsizdir. Hüsrev ile röportaj yapan Turgut, bu benzerliği diğer gazeteciler gibi sorgulamaktadır. Bu duruma sinirlenen Hüsrev yazdığı eserin değil de mahrem hayatının sorgulanışına tepki gösterir: " Hakları var. Babam kendisini işte bu incir ağacına astı! Şimdi evin pencerelerini açıp herkese bağırmalı mıyım? Ey ahâli, beni dinleyin! Ben kendisini işte bu ağaca asan babanın oğluyum. Piyesimdeki vak’a buradan geliyor. Öğrenin! Merakınız geçsin!" ★ Bu benzerliğin sorgulanmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirdikten sonra Hüsrev, piyeste yazılan bir sahneyi, toplanan dostlarına canlandırarak anlatmak isterken aynı kazanın bir benzerinin gerçekte de yaşanması sonucu artık yazdıklarını yaşayan adam olmuştur. Bu durum, Hüsrev'i büyük bir buhrana doğru sürükler. O, artık kaderin kurbanıdır. Büyük bir vicdan azabının pençesinde eserini niçin yazdığını sorgular: "İşte yazdığını yaşayan adam! Beni bu gülünç kadere insan irâdesi sokmadı. Tepemde başka bir irâde var. Onu bir kanat gölgesi gibi, üzerimde duyuyorum. Fakat elimle tutamıyorum. O böyle istiyor." (51) ★ Hüsrev: " Yaratıcı Neymiş Yaratmaya Kalkışarak Tanıdım." Babasının intihar edişi nedeniyle ruhunda derin izler açılan Hüsrev, yaşadığı hayatın bu buhranlarından sanatın dünyasına kaçarak kurtulmak istemiştir. Aciz bahtının ulaşamayacağı, hürriyetlerin sonu olan bir yer olarak düşünmüştür, sanatı. Kimsenin ulaşamayacağı iradesinin bahçesinde kulluktan çıkarak ‹ bir adam yaratmak › istemiştir. Ancak yaptığı bu eylemle kendince haddini aşar. Kendisinin dışına çıkmak isterken, kendini kaderi ile karşı karşıya bulur. Ve gerçek yaratıcının kim olduğunu o zaman anlar ve kendini hakikate teslim eder: ✓ #110148634 ✓ " Meğer kul olduğumu anlamak için Allahlık taslamalıymışım! Meğer nasıl yaratıldığımı anlamak için bir adam yaratmaya kalkmalıymışım! " (52) ✓ " Biz Allahın muradı nisbetinde kemâline bürünebiliriz. Fakat o, Allah olabilir miyiz?(...) Allah sonsuzluktur. Hiç sonsuzlukla boy ölçüşmek olur mu? (98)" ✓" Ben tırmanmak istediğim kayadan düştüm. Meğer çok ileriye gitmişim. Yasak ülkelere girmişim. Gözü kör, yürürken, bir çiyan yuvasına basar gibi bazı sırların üstüne bastım. Onlar gaipler âleminin bekçileriydi. Ürktüler ve beni çarptılar. Yaratıcı neymiş, yaratmağa kalkışarak tanıdım. Yalancı ilâh, doğrusunu tanıdı." (98) ★ Bu noktada hakikate ulaşan Hüsrev'in "bir arı kovanı gibi hep ölüm düşünceleri ile dolu olan kafası" kurtuluşun; babasının yaptığı gibi -ölmek, bedeni yok etmek- olmadığını anlar: " Allahım, ben yok olamam! Her şey olurum yok olamam. Parça parça doğranabilirim. Nokta nokta lekelere dönebilirim. (...) Madem ki bu kadar korkuyorum, yok olamam. (...) Razıyım bir nokta olayım. Fakat o noktaya bütün kâinat, bütün mevcudiyle dolsun. Ben yok olamam. Ağlarım, tepinirim, çatlarım, çıldırırım, ölürüm, fakat yok olamam. (83) ★ Hüsrev: " Manzaralar bazan sıkıntımızın elbiselerini giyer." Meçhul bir tarihte İstanbul'da Boğaziçi'nin Anadolu yakasında bir yalıda ve Maçka'da bir apartman dairesinde geçen sahneler, dekoratif eşyalar (ayna gibi), eserin başkişisi Hüsrev'in ruh halini "yansıtıcı" biçimde ayrıntılı bir şekilde tasvir edilmiştir. Özellikle eserin üçüncü perdesinde komşudan gelen piyano sesi, 'kompozisyon icabı' bazen odaya dolar, canlanır; bazen çok uzaklarda kalır; bazen de hüzünlü bir temaya dönerek yaşanan hadiselere arka fonda eşlik eder. Olayın geçtiği tarih verilmese de ilk perdeden ikinci perdeye beş ay gibi bir sürenin geçtiğini olayın akışından anlarız. Geriye Dönüş tekniği ile de 30 yıl öncesi Hüsrev'in babasının kendisini intihar etmesine ışık tutulur. ★ Genel olarak eserin olay örgüsü "kader, ölüm ve Allah" konularını üzerinde toplanmış olsa da Necip Fazıl'ın sözcüsü konumundaki Hüsrev aracılığıyla; korku, kaçış, yalnızlık, sanat eserinin oluşturma sürecindeki sancı, yaşanılan dönemdeki cemiyetin eleştirisi, varlık - yokluk, kadın - erkek ilişkileri gibi pek çok konuya da alt başlık olarak değinilmiş.
Bir Adam Yaratmak
Bir Adam YaratmakNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 20209,4bin okunma
··
228 görüntüleme
Serhat okurunun profil resmi
Efenim bizde yanlış kitap tavsiyesi olmaz. Bunlar hep beğenilme garantili :D İnceleme ile tekrar işlenen temayı hatırlayıp Hüsrev'le birlikte varlık ve yokluk adına konuşmalara daldık :D Ben teşekkür ederim bunu sağladığınız için :)
The  Misanthrope okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim 🙏🏼 Önerdiğin her kitabı seve seve okurum bundan sonra :) 👍🏼 inceleme çok da iyi olmadı aslında :) e- kitap okuyucudan not alarak gitmeyi beceremedim, tekrar telefona yükledim. Dün de spoiler vermeyeyim derken silme gafletinde bulundum. Bugün ortaya karışık bir yazı çıktı :) Zaten yazmaktan ziyade üzerine konuşulacak bir kitap. Değinecek konu çok, geçen her diyoloğun derin bir fikir dünyası, felsefesi var. Eser hakkında yazılmış tüm makale ve tez çalışmalarını da okudum. Gönül isterdi ki her alt başlığı tek tek ele alıp yazarın sanat görüşü ile harmanlayarak yazayım. Ama şu an için kendimi yetkin görmüyorum :)
1 sonraki yanıtı göster
The  Misanthrope okurunun profil resmi
Son olarak; bir tiyatro eserinden öteye geçerek 'şaheser' olmayı başarmış bu eseri, okumamı sağlayan
Serhat
Serhat
'a teşekkür ediyorum. Yine mükemmel bir tavsiye... :)) 2/2 👍🏼 Tiyatro eserlerini hem okumayı hem izlemeyi seven biriyim. Ama şimdiye kadar abartı ve tesadüflerin ötesine geçmeyi başarmış, derinlikli bir felsefesi olan, şiirsel bir dille başarıyla yazılmış, etkileyici böyle bir tiyatro eseri okumadım. 1978 Yücel Çakmaklı tarafından çekilen filmini de izledim, neredeyse her diyaloğunu ezberledim. :) Hem okunması hem izlenmesi gereken bir başyapıt gerçekten.. 👍🏼
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.