Pinokyo, Marangoz Gepettonun yaptığı bir kukladır. Pinokyo Gepettoyu babası zannetmektedir. Bir gün Pinokyo bu sevgi dolu yuvasından ayrılıp, bir yolcuğa çıkar. Akşam olunca bir yer bulup içeri girer. Orada cırcır böceğine rastlar. Cırcır böceği “başıboş gezme yoksa mahvolursun” der ama Pinokyo onu dinlemez. “Buralarda durmazsam beni okula gönderirler en sevdiğim şey başıboş gezmek, yemek içmek, eğlenmek der. Böcek “ Böylelerinin sonu ya pis sokaklar ya da hapishane.” der
Pinokyo sinirlenip cırcır böceğini öldürür. Aç kalıp eve gitmiş ateşin başında uyuya kalmış ayaklarını yakmıştır. Babası Gepetto ayaklarını tekrar yapması için Pinokyo’dan bir daha evden kaçmayacağına dair söz alır.. Pinokya okula giderken bir kukla gösterisi görür. Okul yerine son parasını da oraya vererek gösteriye gider. Kuklacı başı ona acır ve altın verir. Pinokya altını babasına götürürken kurnaz tilki ve kör kedi ile karşılaşır. Onlar da Pinokyo’ya beş altını beş bin altın yapacak bir yol bildiklerini söylerler.
Tilki ve kedi üzerine atlarlar ama Pinokyo onlardan kurtulmayı başarır. Ormanda bir peri onu görür VE ona yardım eder. Ellerini çözüp yemek verir. Peri ona parası olup olmadığını sorar. Pinokyo’da yalan söyleyerek parası olmadığın söyler. Ancak tilki ve kedi yine onu yakalar ve altınlarını çalarlar.
Pinokyo , ağlaya ağlaya köye varıp, savcıya şikayet eder. Fakat “Enayiler Diyar’ının kanunları gereğince onu hapse atarlar. Üç ay sonra çıkar. Pinokyo geceyi geçirmek için bir kümese gerer kümesin sahibi onu tavuk hırsızı zannederek bağlar. Birkaç fare gelip İplerini kemirir ve ve Pinokyo kurtulur ve ormana gider.
Orman Prens’inin evine geldiğinde kocaman beyaz bir kaya görüp ağlamaya başladı. Orman Perisi hiç söz dinlemediği için başına hep belalar geldiğini, hiç olmazsa bundan sonra söz dinlemesi gerektiğini söyler. Orman Perisi Pinokyo’nun annesi olur ve onu okula yazdırır.
Pinokyo, akıllı bir öğrenci olunca peri Pinokyo’ya artık insan olacağı müjdeler. Pinokyo arkadaşlarını davet edecekken bir arkadaşının kandırması ile oyuncaklar ülkesine gider. “Oyuncaklar Ülkesinde tembel tembel gezen Pinokyo, bir gün kulaklarının uzadığım gördü. Utancından, kimseye görünmeden ortadan kaybolup ormana geri gelir.
Ormanda karşılaştığı bir sincap, Pinokyo’nun “Eşek hastalığına yakalandığını anlatır. Bu hastalığın “Oyuna dalıp, haylazlık eden ve verdiği sözü tutmayan çocukların başına gelir.” der. Pinokyo, çok pişman olur. Onu ormanda onu gören bir çoban onu eşek sıpaların arasına koyar. Oradan bir sirke girer ancak sirkte ayağını kırmıştır. Onu sirkten atarlar. Bir davulcu onun derisini yüzüp davul yapar. Pinokyo’yu da denize atar. Pinokyo denizden yüzerek kurtulur. Ormanda tilkiyi ve kediyi görür ama bu defa onlara inanmaz. Sonra cırcır böceğinin evine gider. Cırcır böceği onu eve kabul eder ve nasihatler verir. Pinokya artık akıllanmış, çalışkan ve uslu bir çocuk olmuştur.
Bir gün orman perisinin çok hasta olduğunu öğrenir ve çalışarak kazındığı tüm parayı o periye yollar. Rüyasında orman perisinin ona “aferin” dediğini duyar. Sabahleyin kalktığında artık insan olmuştur ve ceplerinde altınlar vardır. Sevinçle babasının yanına gider Babası da ona:
“Yaramaz çocukların yerini uslu çocuklar aldıkça her şey güzelleşir, bütün olumsuzluklar da ortadan kalkar.” der.
Uslu çocuk olmanız dileğiyle.