Dizisini izlememle beraber içine düştüğüm bir bataklık Bridgerton serisi. Bu ilk kitap Vikont ailesinin ilk kızı Daphne ve Dük olan Simon hakkında. Okuduğum ilk tarihi aşk romanı olduğu için genel anlamda ne kadar iyi bilemiyorum. Ancak vakit geçirmek, gülmek, kafa dağıtmak için ideal bir kitap. Balolar, sezonlar, kurallar, gözde bekarlar, yılmak bilmeyen anneler.. Hepsi güzel bir bütün oluşturuyordu ve kitabı eğlenceli kılıyordu. Özellikle Daphne'nin ağabeyleri arasındaki ilişki insani gerçekten güldürüyor. Alfabetik sıraya göre isimleri olan 8 çocuklu Bridgerton ailesi Cemiyet'in gözde ailelerinden. Aynı renk saçlar, benzer yüzler, nerede görseniz tanıyacağınız gülüşler ile kardeşler bir çok annenin ve bir çok talibin gözdeleri halinde. Uzun zaman sonra Londraya dönmüş Dük Simon da kendini bir anda sezonda ilgi odağı olarak buluyor. Kızımız Daphne ile de çok enterasan (o döneme göre) bir şekilde tanışıyorlar. Durum nasıl ilerledi diye soracak olursanız da Simon taliplerinden kurtulmak istiyor, Daphne de talipler edinmek istiyor. Ve bu şekilde çiftimiz bir anlaşma yapıyorlar. Ama kader bu ya birbirlerine aşık oluyorlar. Ve bir problem var. Daphne'nin en büyük hayali çocuk sahibi olmak iken Simon korkunç bir baba figürü yüzünden asla soyunu devam ettirmek istemiyor. Bu yüzden Simon, Daphne'ye kapılmamak için elinden geleni yapıyor. Cemiyet'e uygun olmayan bir durumda yakalandıklarında ise evlenmek zorunda kalıyorlar. (Ufak anlaşmazlıklardan sonra) Her şey güzel ilerlerken, çiftimiz aşk dolu günler yaşarken; Daphne, Simon'ın kendisine çocuk konusunda söylediği bir yalanı fark ediyor ve evlilikleri çatırdamaya başlıyor. Buradan sonra aşkın karakterlerimizi nelerden vazgeçirebileceğini, ne kadar fedakarlık yapabileceklerini görüyoruz. (Daphne'nin hareketi korkunç yanlış geldi bana) Tatlı bir serinin ilk kitabı olarak Yüreğe Söz Geçmiyor'u sevdim!

Yüreğe Söz GeçmiyorJulia Quinn · Epsilon Yayınları · 20191,710 okunma

·

458 views

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ceren