"Ben yaşıyor muyum sence?" Asmalardan birinin altında ağlayan Cemil'in yüzüne bir üzüm tanesi çarptı. "Sen, sulu gözlü," diyen bir kızdı, ona bu taneleri atan. "Sulu gözlü değilim," dedi, güzel kızı incelerken. Öyle bir duygu kaplamştı ki içini, sanki daha önce tanışmışlar gibi. İşte Yunanlı Sofia ile Türk çocuğu Cemil böyle tanıştılar. İki küçük çocuk ve onlarla birlikte büyüyen, serpilen bir aşk hikayesi. Güzel bir adanın üzüm bağlarında koşturdular, toprak yollarda bisikletle dolaştılar, asma saplarını boyayıp birlikte piknik yaptılar. Garip bir köpekle sıcak bir dostluğu paylaştılar. Dünya alabildiğine geniş ve güzeldi. Onlar için her şey çok özeldi. Fakat, karanlık bir geçmişi paylaştıklarını bilmiyorlardı. Gelecekleri ise, bir çok gizle iyice perdelenmişti. Aralarına başka insanlar, yıllar ve sırlar, yüksek bir duvar gibi dikilmişti. Birbirlerinin iki üzüm tanesi olan bu gençler kavuşabilecekler miydi? Senarist, sanat yönetmeni ve yazar @feridunhocalar akıcı bir dil kullandığı @atesyayinlari çalışması ilk romanı ile, okuyucuya sıcak bir aşk hikayesi hediye etmiş. Kitabın adı gibi naif ve güzel öyküsü, olayların geçtiği adanın sakinleriyle birlikte, sizi sarıp sarmalıyor. *"Suyun bu kadar bol olduğu yerde susuzum, havanın en güzel olduğu yerde havasız... *Umutsuz yaşayabilir mi çocuklar?

İki Üzüm tanesiFeridun Hocalar · Ateş Yayınları · 202011 okunma

·

13 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Görünmez Kadın