Bu kitap dolayısıyla aklıma gelen bir hususu unutmadan söyleyeyim: Bazı eserler birden çok yayınevinden çıkıyor. İş Bankası, Yapı Kredi, İletişim ve Can Yayınlarını tereddütsüz alabilirsiniz. Gelelim kitaba. Bu uzun öyküde, XV. Louis döneminde Fransız sarayında epey etkili olmuş Madame de Prie adında aristokrat bir kadının gerçek yaşamı edebileştirilerek anlatılır. Kadın, günün birinde gözden düşer ve kral tarafından Normandiya’ya sürülür. İktidar sahibi ve ilgi odağı olduğu hareketli ve eğlenceli Paris günlerinden sonra, ne kadar süreceği belli olmayan, kendisiyle baş başa kalacağı bir sürgün dönemi beklemektedir onu. Ancak iktidar savaşları, entrika ve eğlenceden ibaret boş saray hayatı varoluşuna anlam katan tek şeydir. Hem kendini hem çevresindekileri sürekli kandırma eğilimindeki bu sığ ve kibirli kadın, malikânesinde gösterişli eğlenceler düzenleyerek Paris’teki hayatını yeniden canlandırmaya çalışır. Giderek mantıklı düşünme yetisini bütünüyle yitiren (burası çok mühim) Madame de Prie, yeniden bütün dikkatleri üzerine çekebilmek için inanılmaz bir plan yapar. Fırça yememek için planı ve akıbetini söylemeyeyim. Zweig gerçekten çok büyük bir yazar. Hangi karakteri, hangi durumu yazıyor olursa olsun o insanın durumunu en katıksız düşüncelerini okura aktarabiliyor. Anlatımıyla muhteşem bir şekilde empati kurabiliyoruz karakterlerle. Bu kitapta da bunu ziyadesiyle hissettim. Kitapta 19. yy'da Paris balolarında Osmanlı ve şark dünyası etkisine de atıf var. Madame de Prie balosunda Türk tatlıları ve içecekleri ikram eder. "İnsanlık tarihi davetsiz misafirleri sevmezdi; kahramanlarını kendi seçer, ne kadar usandırıcı bir çabaya girerlerse girsinler hakkı olmayanları acımasızca geri çevirirdi; talihin ilerlemekte olan arabasından düşen kişi, arabaya bir daha yetişemezdi."

Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · Halk Kitabevi Yayınları · 202077,6bin okunma

·

8 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

ali doğan