Beş Sevim Apartmanı: Rüya Tabirli Cinperi Masalları-Mine Söğüt Cinli perili hikâyelerin sizi karşıladığı bir romana giriş yapmak, böylesi bir kitaba başlayacak olmak kimilerini ürpertebilir. Belki de sırf bu yüzden kitaba başlayamayanlar da vardır aramızda. Bir yolunu bulup başlayanlar ise Huriye Hanım’ın, Doktor Samimi’nin ve Beş Sevim Apartmanı’nın beş sakininin hangisi rüya hangisi gerçek olduğu bilinmeyen cinli perili ve rüya tabirli hikâyeleriyle tanış olurlar yavaş yavaş. Bu hikâyelerin atmosferine bir kere girip, o ilk ürpertiyi üzerinden atmayı başaranlar bir şey fark ederler. Bu insanlar cinperili dünyalarında sanıldığı gibi çok da mutsuz değillerdir. Çünkü kahramanlarımızın hepsi, normal dediğimiz insanların dünyasında bir şekilde aradıklarını bulamamış, dışlanmış, aşağılanmış, sevilmemiş, hor görülmüş ve cin oğlanların ve peri kızların arkadaşlığını çevrelerindeki insanlara tercih etmiş kişilerdir. Yani anlayacağınız bu kişiler ‘akıllılıktan’ ‘deliliğe’ kaçmış insanlardır. Aralarından yalnız biri akıllı insanları dahil etmedikleri bu mutlu dünyalarında, cin ve perilerle kurduğu mutlu arkadaşlıkları devam ettiremez olur artık. O da hikâyemizin baş kahramanı, diğerlerinin hikâyelerini de kendisinin günlüğünden öğrendiğimiz Doktor Samimi’dir. Samimi bir gün bir kadını sever. Otuzlu yaşlarında ilk defa âşık olmuştur. Ama cinler kabul etmezler bu durumu. Engel olurlar Samimi’ye. Samimi, istemeye istemeye kabullenmek zorunda kalır durumu. Sevdiğini söyleyemez kadına. Ama artık cinlerle de eskisi gibi olmayacaktır arası. Böylece hayatında ilk defa başkaldırmayı seçecektir Samimi. Hem de onu terk edip giden annesine, onu hor gören arkadaşlarına ya da başka birine değil hiç kimse yokken Samimi’nin gecelerini aydınlatan, yatağının altında her gece onu bekleyen cin ve peri arkadaşlarına. Ve böylece insanların yenilmeye mahkûm olduğu bu savaşta, insanlığı temsil edecektir Samimi. Evet. Buraya kadar kitabın olay örgüsüne bağlı kalarak anlatmaya çalıştım. Şimdi olayların içinden çıkıp, biraz geriye çekilerek bakacak ve bu doğrultuda birkaç şey söyleyecek olursak şunları eklemek gerekecektir sanırım: Bu insanların hazin bir ortak yanları bulunmaktadır. O da asıl ürpertici olanın cinli perili dünyalarından daha çok en yakınındaki insanlarla birlikte yaşadıkları gerçek dünyaları olmasıdır. Karakterlerin hemen hepsinin ailesinde önemli sorunlar vardır ve hemen hepsi bu sorunlarla daha çocukken yüzleşmek zorunda kalmıştır. Kimini annesi terk etmiş, kimi yalnız kız olduğu için istenmemiş, babası tarafından oğlan çocuğu yerine konmuş, kimi ebeveynlerinin ilgisizliği altında bir başına kalmış, kimi babası hiçbir zaman belli olmadan baba özlemiyle yaşamıştır. Bu sorunlar, bu sevgisizlik, bu yok sayılma insanları kimi zaman akıl karmaşasına, kimi zaman cinsiyetlerinden kimi zaman annelerinden kimi zaman babalarından kimi zamansa da dış görünüşlerinden nefret etmeye itmiştir. Ancak kanımca Mine Söğüt yalnızca toplumda ve daha ziyade aile içinde yaşanan böylesi travmaların bireyleri nerelere sürükleyebileceğini cinli perili bir dünya yaratarak göstermekle kalmamış aynı zamanda insanların karşılaştıkları bu sorunları aşmak için batıl inançlara sarılmaya ne denli hazır olduklarını da göstermiştir hikâyenin çeşitli yerlerinde karşımıza çıkan üfürükçü hocalar, cadı kadınlar, yatırlar ve daha birçoklarıyla. Son olarak, Beş Sevim Apartmanı sakinlerinin hayal mi gerçek mi olduğu belli olmayan ama insanı içine çeken hikayelerini dinlemek üzere Pürtelaş Sokağı’na uğramanızı tavsiye ederek burada yavaş yavaş noktalıyorum. Böylesi bir hikâyeyi Türk yazınına kazandırdığı için Mine Söğüt’e de ayrıca teşekkür etmek gerekir sanırım.

Beş Sevim ApartmanıMine Söğüt · Yapı Kredi Yayınları · 20196,7bin okunma

·

17 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Mustafa Ateş