Gönderi

120 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 19 hours
Şemsettin Sami / Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat İncelemesi
Bir solukta okunacak kitap cümlesini hep abartı kabul eder , saçma bulurdum. Edebiyat dünyasının evren ile benzer olduğundan bihaberdim. Bu dünyada ne gibi yıldızların bulunduğunu bilmeden önyargılı davranmak büyük hataymış. Bir solukta okunacak bu kitaba hoş geldiniz, zira ben kendisiyle tanışmamın 11. saat diliminde onu bitirmiş ve kendimi; gözleri biraz uykusuzluktan yanan biraz da olayların akışından duygulanıp dolan birisi olarak buldum. Kitapla tanışmamdan kısaca bahsedip düşüncelerimi belirteceğim. Şimdiden iyi okumalar: Şemsettin Sami'yi ve bu eserine özel bir ilgim yoktu. Elbette bir gün okuyacağımı biliyordum ama bu kadar çabuk değildi. Kapalı bir havada birtakım işlerim için çarşıya çıkmış ve yürüyordum. Ama daha iki saat kadar da bir sürem vardı. Pek ahlâkım değildir, kapalı yerler beni boğar. Ama dışarısı da dört duvardan farksız olacak ki bir kafeye oturmak, demli bir çayla vakit geçirmek düşüncesindeydim. Benim pek dostum yoktur. Çağırıp vakit geçirebileceğim ya da boş lakırdılar edebileceğim. İş bu ya bu kadar vakit artacağını tahmin etmemiş yanıma kitapta almamıştım. Rastgele bir kırtasiyeye girmek son zamanlar dikkatimi çeken, Stefan Zweig'in "Bir Kadının Hayatından 24 Saat "ini alıp okumak niyetindeydim. Tabi ki okuma kültürünün az olduğu bölgelerde çeşitliliğin olmaması kaçınılmazdı ki ben de aradığımı bulamadım. Ama tesadüfen gözüme bu kitap çarptı. Sınava da hazırlanıyorum hep görüyorum ya, alayım okuyayım diye geçirdim içimden. Kitabı aldım ve çıktım ya dükkandan. İçimde garip bir heyecan var anlamlandıramıyorum. Yağmurda hafiften çiseliyor ki açıp okuyasın yürürken. Önce yine bir takım işlerim için biraz yürümem gerekti. Daha sonra bahsettiğim kafeye gideceğim. İşlerimi tamamlayıp dönüş yoluna koyuldum ki bu andan sonra zaman benim için duruyor: Bozuk kaldırımlar üzerinde arada bir tökezleyerek yürüyorum ki nasıl komiğimdir insanların gözünde tam da düşecekken toparlanıyorum. Olsun ya diyorum. En azından telefon bağımlıları gibi telefona bakarken düşmüyorum da daha iyi bir şey yapıyorum. Açmışım kitabı okuya okuya yürüyorum. Elimde şemsiyem var ama açmaya da niyetim yok. Yağmur damlaları ince çıtırtılarla montuma biraz da kitabın sararmış ama hala kokusunu koruyan sayfalarına düşüyor. Düştüğü yerde renklerini sarıdan kahveye boyuyor beni telaşa düşürüyor. Montumun içine koyup sakinliği kolluyorum Nereye gittiğimin, nasıl adımlar attığımın farkında olmadan, sadece bir arabaya çarpılmamak niyetinde kah yavaş kah hızlı adımlarla yürüyorum. Zamanım da azalmış ya, kafama koyduğumu yapıyor bir demli çayla oturup 20-30 sayfa daha okuyorum. Sonra ara vermem gerekiyor ama heyecanını bir şekilde koruyor bu kitap çantamın içinde. Eve geliyorum geceyi zor ediyorum. Sonra gece yarısında uykuyu unutup kendimi 1870'lerde buluyorum. Devamını sizler biliyorsunuz zaten... KİTAP HAKKINDA İNCELEME BU SATIRDAN SONRADIR! 1872'den 73'e Hâdika gazetesinde yayımlanmış bu eser. Sene 1872! Kadınlara önem verilmiyor. En azından aklı başında, eğitimli insanlar dışında hiç kimse tarafından. Eve kapatıp senelerce dışarı çıkarılmıyor, eğitim almaları gereksiz görülüyor. Okumuş kız ne yapsın gözüyle bakılıyor. Kızın kiminle evlendiği mutlu olup olmayacağı, hayatını paylaşacağı insanla iyi anlaşıp anlaşamayacağı; önemsenmiyor (!) ALINTI-SPOİLER "Kadın Kılığına Giren Talat: "Yüksekkaldırım'dan inerken, kalem arkadaşlarından biriyle karşılaştı. Kalemde sözü geçen bu efendi, ona yanaşıp dikkatlice yüzüne baktı, işaretler etti. Talat, bir yandan "Beni tanımasın!" diye korkarken, bir yandan da herifin bu rezilce davranışına canı sıkıldı. Ondan yakasını kurtarmaya çalıştı ama boşuna... O hızlandıkça adam da hızlandı, o yavaşladıkça, adam da yavaşladı. Talat'ın canı sıkıldı, herife çıkışmak istedi ama cesaret edemedi, kendini ele vermedi. Kendi kendine, "Ah zavallı kadınlar, neler çekerlermiş! Biz onları kukla yerine kullanıyoruz. Yolda serbest ve rahat yürümelerine engel oluyoruz. Bu ne rezalet! Ne küstahlık! Bir erkek, tanımadığı bir başka erkeğe rast gelse yüzüne bakmaz, söz söylemez ama tanımadığı ve hiç görmediği bir kadına rast geldiğinde, gülerek yüzüne bakmaya ve söz söylemeye başlar ve kovsalar bile yanından ayrılmaz. Demek ki, biz kadınları insan yerine koymayız, kendimizi eğlendirmek için onların ruhunu sıkarız. Serbest gezip dolaşmalarına, eğlenmelerine engel oluruz." " ... Sene 2021! Kadınlara önem verilmiyor. En azından aklı başında, eğitimli insanlar dışında hiç kimse tarafından. Farklı bir şey yazacağımı sanıyorsanız okumayın. Çünkü siz de biliyorsunuz ki. Bu 150 senede değişen pek bir şey olmadı. Kadınlar kadın oldu, ana oldu, bacı oldu, eş oldu ve en önemlisi insan oldu. Ama bazı erkekler ADAM olamadı(!) Toplumsal cinsiyet ayrımcılığını akıcı bir olay akışıyla ve hüzünlü bir aşk hikayesi ile okuyup: "Vay be, o günden bu güne pek de bir şey değişmemiş." Cümlesini kurmak istiyorsanız. Lütfen "Talat ve Fitnat'ı" okuyunuz.
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
Taaşşuk-ı Talat ve FitnatŞemseddin Sami · Akvaryum Yayınevi · 201329k okunma
··
49 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.