Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

208 syf.
7/10 puan verdi
Geçenlerde kitapçımda farklı ancak okunuşu hafif bir şeyler ararken, kitapçımın tavsiyesi üzerine dünya edebiyatından derlenmiş kıskançlık öyküleri ile ilgili bir antoloji aldım. İçinde 11 tane yazarın, toplamda 12 kısa hikayesinin bulunduğu eserde ilk hikaye Anton Çehov’undur. İki eş arasında geçen sıradan bir sohbetin aldatılma şüphesine dönüşmesine şahit olurken tam o şüphe hızla bizi de sarmaktaydı. İkinci hikaye, Fransız yazar Muriel Cerf’in. Şahsen ben yazarı ilk defa bu kitapta tanıdım. Kendisinin ayrıca seyahat yazıları da bulunmaktadır.  Buradaki hikayesinde ise, eşinin güzelliğini ve cinsellikteki kabiliyetlerini kıskanan bir adamın bilinçaltını görmekteyiz. Eşine olan aşkı ve kıskançlığından dolayı olan öfkesinin arasında kalışını bize göstermektedir. Üçüncü hikaye, İngiliz yazar Thomas Hardy’nindi. Gerçekte aşk nedir? Bir insanı görmeden sadece fikirlerine aşık olabilir miydik? Eğer bu mümkünse ve biz çoktan evlenmişsek üstelikte çocuklarımız varsa ne yapmalıydık sevgili okur. Duygularımızın peşinden mi gitmeliydik yoksa evli ve çocuklu bir kadın olarak duygularımıza ket mi vurmalıydık? Bir İngiliz hanımefensinin bu ikilemine şahit olmaktayız. Kitapta iki adet hikayesi olan tek yazar Amerikalı O.Henry’dir. İki hikayenin konusu da birbirinden farklıdır. Biri beklenen bir aşığı diğeri ise iki kadın arasındaki rekabeti anlatmaktadır. Xavier de Maistre ise avlusu bulunan bir kalede yaşayan cüzzamlı bir adamın yaşamından kesintiler vermektedir. Guy de Maupassant’ın yazdığı hikayede kıskançlığın, insanın gözünü karartmasını ve kin ile birleşince yaptıklarını görmekteyiz. Birbirini aldatan bir çiftin zeka ve kurnazlıklarını yarıştırdıkları Marquis de Sade’nin yazmış olduğu hikaye ise fazlasıyla akıcı bir anlatıma sahipti. İrwin Shaw’ın hikayesi ise yazıldığı dönemden günümüze kadın erkek ilişkilerindeki temel sorunlardan birine değinmiş bulunmaktadır. Kitapta ki en uzun ve en üzüldüğüm hikaye Aleksandr Soljenitsin’in. Savaştan sonra Rusya’nın ücra bir köyünde geçen hikayede kendi halinde yaşlı bir kadına kiracı olan öğretmenle birlikte bu yaşlı kadının geçmişten o zamana verdiği mücadele ve fedakarlıklarını görmekteyiz. On birinci ise hikayeden çok monolog Tibullus’un yazısında, aşığına öğrettiği bütün bahanelerin üzerinde kullanılmasından dert yanan bir adamın hayıflanışı bulunmaktadır. Kapanışı ise modern klasiklerin vazgeçilmez ismi olan Stefan Zweig ile. Bir babanın kızına duyduğu kıskançlık ile başlayıp ailesinde kendi varlığını sorgulamasını yine ustalıkla anlatmış. İnsanı fazla yormayan, kısa hikayelerden oluşan eser aynı zamanda birçok yazarla tek seferde tanışmamızı sağlamaktadır.
Kıskançlık Öyküleri
Kıskançlık ÖyküleriKolektif · İnkılap Kitabevi · 20109 okunma
·
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.