Gönderi

86 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 10 days
Evet uzun zamandır roman okumuyordum Bu Stefan'nın okuduğum 2. kitabı Geçen arkadaşımla konuştuğumuzda bu kitabın Stefan'nın yazdığı belki en duru kitabı dedi Yazarının dilinin etkileyici ve içine çeken bir yapısı olduğunu okuyan herkesin hissettiği kesindir Herşey sanki gözümün önünde gibi okuruz ve ne zaman bittiğini anlamayız. Evet bu kitaba başlarken biraz ilerletmem zor oldu ama bence yine içine çeken bir kitap :) BİR KADININ YAŞAMINDAN 24 SAAT Evet sadece 1 gün içerisinde bir kadının hayatına dokunan aşkın, hayal kırıklığının, yenilmişliğin hikayesi Ve bu 1 gün tüm hayatına sirayet etmesi Bir kadının daha önce tanımadığı bir erkek uğruna hayatını hiçe saymasının hikayesi. Bir insanın ölümüne üzülmeyecek kadar kırılmışlığın hikayesi KİTAPÇI MENDEL Kitapçı Mendel eski kitaplardan başka bir şey bilmeyen, kocaman dünyasında kitapların arasında koybolmus bir adam . Bu hikaye bizi kitaplara tekrar tekrar bağlayacak bir hikaye Kitap aşkı bu hayatın bir zulümle tüm büyüsünün bozulması Ve yarım kalan bir aşk hikayesi adeta. BİR YAZ ÖYKÜSÜ “Öykü yazsaydım, yaşlı beye, mektupları yazan kişiye önemli bir rol verirdim. Bana kalırsa insan hangi yaşta olursa olsun, bu kadar ateşli mektuplar yazıp, bir aşkın duygularını böylesine düşlerse, cezasız bırakılamaz! Ben öykümde bir oyunun nasıl gerçeğe dönüştüğünü, oyunun kurallarını o belirledi sanırken, kuralların onu çoktan etkisi altına almış olduğunu anlatmak isterdim. Sadece gördüğünü sandığı kızın uyanmaya başlayan güzelliği adamı gerçekte çok derinden etkilemektedir. Ve her şeyin kontrolünden çıktığını sezdiği anda oyuna, daha doğrusu oyuncağa çılgınca bir özlemle sarılır. Aşktaki böylesine bir gelişme benim için çok çekici olabilirdi. Çünkü yaşlı adamın sonsuz tutkusu genç delikanlıyı çok andırmaktadır, her ikisi de kendilerine değer verilmediğine inanır. Ben öyküdeki yaşlı adama korku ve beklenti duyguları da verirdim. Aynı zamanda huzursuz ve kararsız biridir de. Kızın peşinden her yere gider, yeter ki onu görebilsin. Fakat hiçbir zaman yanına sokulamaz, bundan çekinir. Kızın izini kaybeder. Ben öyküde yaşlı adamı sonunda kızla ilk karşılaştığı yere geri döndürürdüm. Onu bir kez daha, yine aynı yerde görmek ümidini taşımaktadır, rastlantıya inanmaktadır. Fakat rastlantı acımasızdır. İşte öyküyü yazsaydım her şeyi böyle kafamdan geçirirdim...” KIZIL Üniversite için ilk defa Viyana'ya gelen Berger adlı üniversiteli gencin yan odada tanıştığı Schramek'in ona dost olması ve yalnızlık ve hüzünlü duygularını gidermesine yardımcı olmasından bahsediyor ilk sayfalarda. Berger gün geçtikçe Schramek'e hayran olur. Berger küçüklüğünden beri kendini hep zayıf hissetmiş, şımartılmış bir çocuktu. Schramek'in de onu böyle zayıf gördüğünü düşündüğü için kendini kanıtlamak istiyordu. Onun girdiği ortamlara girmek istiyordu. Schramek ise onun bu ortamlara giremeyeceğini , onların kaba davranışlarından rahatsız olacağını dile getirsede Berger onu dinlemedi. Ve girdiği bir ortamda olay çıkardı. Ama o bundan rahatsızlık duymuyordu erkek olarak kabul edileceği için çok heyecanlıydı. Viyana sokaklarında boş boş akşama kadar dolaşıp akşam odasına çekiliyordu. Bir gün Schramek'in odasının önünden geçerken onu uzun zamandır görmediği farkederek içeriye girdi ve Schramek'in kızıl saçlı sevgilisiyle gece boyunca ettiği muhabbet karşısında eski sıkılgan, can sıkıcı tavırlarını üstünden bir nebzede olsa atmıştı. Galiba bir kadın dokunusuna ihtiyacı vardı hayatında. Ve artık sokakta gördüğü her kadına göz ucuyla bakıyordu. Yine o kızıl saçlı kadınla denk geldi ve artık ona karşı farklı duygular besliyordu, Schramek'e ihanet ettiğini düşünüyordu ve artık görüşmemeye karar verdi Artık okula da gitmiyordu günden güne kendini iyice yalnız hissetmeye başladı , geri dönmek istiyordu. Eve gidiyordu , kapıyı açan yaşlı kapıcı teyzeydi. Kızı hastalanmıştı Berger ne olduğunu sordu ve ona yardım edebileceğini söyledi. O gün tekrar mesleğinin farkına vardı ve hayatına yeni bir başlangıç yapmaya karar verdi. Tüm gece kızın yani başındaydı, gece gündüz onunla ilgileniyordu. Sürekli kız kardeşini anlatıyordu ona. Durumu iyi giden kızla çok iyi anlaşıyorlardı. Bu kız adeta Berger'i hayata bağlamıştı. Berger ona aşık olmuştu. Ve artık çok mutlu günler geçiriyordu. Ama bir gün çok yorgun hissetti kendini, bedenini ele geçiren bir ağrı vardı. Kollarındaki kırmızı benekleri gördü evet. Kızıl hastalığına yakalanmıştı. Sevdiği kız kolay anlatmıştı ama o Onun için çok zordu. Küçük kızla vedalaşmak için odasına gitti ama uyuyordu. Kızın annesi doktor çağırdı. Berger'in sanki kafasından ateşler çıkıyordu. Artık gözlerini bile aralayamıyordu. Bı aralık gözlerini açtı ve karşısında Schramek'i, küçük kızı ve kardeşini gördü. İKİ YALNIZ İNSAN Ayağı sakat olan ve çirkinliğinden şikayet eden iki kişi aynı yerde çalışıyordu. Bu durumlarında çok şikayet ediyorlardı. Kadın bir gün oturmuş ağlıyorken adam yanına gelmiş ve kendisininde küçüklükten beri çok zorluk çektiğini dile getirmiş. Kadın dinledikce hayran olmuş ve aslında ne kadar benzer olduklarını anlamış. Ve beraber yürümeye başlamışlar...
Bir Kadının Yaşamından 24 Saat
Bir Kadının Yaşamından 24 SaatStefan Zweig · Koridor Yayıncılık · 2020127.3k okunma
·
36 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.