HAYVAN ÇİFTLİĞİ
Hayvan Çiftliği çok iyi bir Stalin yergisi olsa da aslında tüm baskıcı rejimlerin bir eleştrisidir. Yazarın da
dediği gibi bir peri masalıdır. Sonu kötü biten bir peri masalı. Zaten komünizm de dünya tarihinde bir
peri masalı olmaktan öteye gecememistir.
Kitapta her hayvanın temsil ettiği gerçek insanlar var bu aşikar. Koca Reis Lenin’i Napoleon Stalin i
Snowball Troçki yı Bay Jones Rus Çarını Boxer işçileri çiftçileri Benjamin filozofları Squealer yanlı
medyayı... Temsil ediyor.
Ama kitapta benim ilgimi çeken üç nokta var.
Birincisi propaganda için kullanılan sloganlar. Gerçekten de bir çok insan sadece propagandalara
kanıp onları meleyen koyunlar gibi davranıyorlar. Dört ayak iyi iki ayak kötü gibi laflarla insanların
kandirilmasi gerçekten bana çok tuhaf geldi.
İkincisi tarihi diktatörlerin istediği gibi şekillendirmek. Hayvanların çok sevdiği Snowball un Napoleon
un soylemleriyle nasıl yavaş yavaş haine çevrildiğini seyretmek ilginçti. Hayvanların birkaç sene önce
yaşadığı olayları unutması. Ve o çarptırılan tarih sayesinde hayvanların Napoleon dan çekinmesi ona
karşı çıkmamaları.
Üçüncüsü de en son sahne domuzların insan gibi davranmaya başlamaları kapitalist rejimlerin
başındaki adam rolünü üstlenen Bay Pilkington un lafı. Sizler aşağı kesimlerden hayvanlarinizla
uğraşmak zorundasınız biz de bizler de aşağı kesimlerden insanlarla uğraşmak zorundayız.
Hayvanların binbir emekle ortaya çıkardıkları eşitlikçi düzenin gücü elinde belki de gereğinden fazla
elinde tutan iktidarların yozlaşması sonucunda mahvolması. Belki de doğrusu budur . Bu değilse de
böyle bir döngü tarihin her döneminde devam edecektir. Bilmiyorum.
Kitapta en sevdiğim iki cümle de şuydu
Eşekler uzun yaşar
Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir.