Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

160 syf.
7/10 puan verdi
·
11 saatte okudu
Prehistorya Edebiyatı
Jack London’ın müthiş yaratıcılığının eseri bir kitap. Jack London popüler kitapları Beyaz Diş ve Vahşetin Çağrısı sebebiyle natüralist bir yazar olarak tanınsa da Adem’den Önce ile yepyeni bir edebiyat akımının öncülüğünü yapıyor, prehistorya edebiyatı. İsmini bilmediğimiz kitabın kahramanı aslında daha çok anlatıcısı günümüzden yaklaşık 1 milyon yıl öncesine dair gördüğü rüyaları bizlere aktarıyor. Kendi hayatına ait olmayan, bulunduğu çağ ile alakası olmayan bu vizyonları nasıl gördüğünü soracak olursanız, London bunun cevabını ırksal hafıza olarak veriyor. Peki nedir ırksal hafıza? Atalarımızın tecrübe ettiği şeyleri, bizim hiç yaşamamıza rağmen bu anıların beyin hücrelerimize gen yoluyla aktarılması. Örnek olarak boşlukta düşme rüyası. Ağaçlarda yaşayan atalarımız için düşme en büyük tehlikeydi. Bir çoğu ağaçtan düşüp öldü, bir kısmı da ağaçtan düşmesine rağmen sağ kaldı. Bu tür bir düşüşün yarattığı şok beyinlerinde bazı moleküler değişikliklere sebep olmuştu. Bu değişiklikler bir sonraki kuşaklara aktarılarak bize kadar geldi. Bu sebeple hiç yaşamadığımız düşme tecrübelerine dair rüyalar görmeye başladık. Hatta London’a göre içgüdü dediğimiz şey, kalıtsal mirasımıza kazınmış alışkanlıktan ibaret. London’ın Darwin’in evrim teorisinden fazlasıyla etkilendiği bir gerçek. Kitabı yazdığı tarih olan 1906 yılında halen evrim teorisi ile ilgili bir sürü boşluk varken, London bu boşlukları kendi hayal gücü ile doldurmuş. Kısmen de başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Homo Sapiens’in o zamanlar dahil vahşi ve soykırımcı bir tür olduğunu iddia etmesi gibi. Diğer taraftan kitabında üç farklı insan türünden bahsediyor; ağaç insanları, ateş insanları ve halk dediği mağarada yayan insan türü. Fiziksel olarak ve medeniyet açısından hepsi birbirinden farklı. Ağaç insanları dediği tür aralarında en ilkelleri ve görünüm itibarıyla da bugünkü insan prototipine en uzak olanı. Ateş insanları ise en akıllı olanı ve artık birbirleriyle iletişim kurma becerisi gösteriyorlar. Ama aralarında en vahşi olan tür de bu. Halk diye adlandırılan tür ise bu iki türün tam ortasında. London hatayı evrimin farklı süreçlerinde yer alan bu ırkları aynı dönem içinde yaşadıklarını düşünmesi. Ama artık o kadar da hata olur bence. Zira dediğim gibi bilinmeyen bir çok şey vardı evrim teorisi ile alakalı olarak o dönemde. Kitapta hiçbir diyalog yok. Zira kitabın geçtiği dönemde henüz herhangi bir lisan oluşturulmamış. Ancak belirli sesler çıkartarak birbirleri ile anlaşmaya çalışıyorlar. Bu seslerin sayısı da en fazla 30-40 kadar. Bu sebepten dolayı bu dönemdeki en büyük eksikliğin aslında lisan olduğu ortaya çıkıyor. Çünkü lisan olmadan insanlar ne anlaşabiliyor, ne ortak hareket edebiliyor ne de organize olabiliyor. Ancak dertlerini çıkardıkları bir takım seslere ek olarak jest ve mimiklerle anlatmaya çalışan bir topluluk. Son olarak iki şey daha var bu incelemede yer alması gereken. İlk olarak kitabın çevirmeni Levent Cinemre çok başarılı bir iş çıkarmış. Standart bir çevirmen gibi sadece kitabı çevirip bırakmıyor. Jack London ve Adem’den Önce ile alakalı birçok bilgi de aktarmış kitabın sonunda. Kitabı yaşamış desem çok da abartmış olmam. Zira yabancı eserlerde eserin kalitesi kadar çevirmenin becerisi de çok önemli. İkinci olarak Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ile alakalı bir iki şey söylemek istiyorum. Kâr amacı gütmeden sadece insanlar ekonomik ama kaliteli kitaba ulaşsınlar diye büyük bir emek sarf ediyorlar. Ben de bir okuyucu olarak kendilerine teşekkür ediyorum.
Adem'den Önce
Adem'den ÖnceJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201918,7bin okunma
·
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.