Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

472 syf.
6/10 puan verdi
·
6 günde okudu
MERDİVENLER KENTİ || YORUM
Fantastik kurgu okumayı çok çok seviyorum. Kaliteli ve ilgimi çeken fantastik serilerin birçoğunu okumuşumdur. Bu yüzden yeni kitaplar, yeni seriler arayışına geçtim ben de. Bir süredir gözüme çarpıyordu bu seri de. Uygun bir fiyata bulunca aldım hemen. Öncelikle, kitabı sanki sürekli bir kadının elinden çıkmış gibi hissettim. Çünkü kadın karakterler erkek karakterlere göre çok daha nitelikli yazılmıştı. (Bu arada yazar erkek.) Baş karakterimizin kadın olmasından ötürü de olabilir aslında bu durum. Neyse, kısaca sizlere konusundan bahsedeyim. . Kitabın tarih olarak ne zamanda geçtiğini tam bilemiyoruz. Ancak yazarın verdiği ufak bilgilerle çıkarım yapabiliriz diye düşünüyorum. Örneğin kitabın geçtiği zamanda fotoğraf makinesi icat edileli 5 yıl olmuş. . Merdivenler Kenti, asıl adı Bulikov olan ve 6 Tanrı’nın kurduğu kutsal bir şehirdir. Her tanrının 6 ayrı şehrinin tam ortasında bulunan Bulikov, tanrıların da yaşadığı yer olması sebebiyle daha özel bir önem arz ediyor herkes tarafından. Bu diğer 6 şehrin adı ise Kolkanash gibi sonuna ek alarak isimlendirilmiş. Bu tanrıların isimlerini de söylemek gerekirse: Kolkan, Olvos, Taalhavras, Jukov, Voortya, Travertine olmak üzere 6 tane olarak sayabiliriz. Saypur halkına ise hiçbir tanrı gelmemiş, o yüzden Saypurlular tanrılar döneminde köle olarak kullanılmış hep. 1639 yılında Kaj adında bir Saypurlu, yaptığı bir buluşla bir şekilde tanrıları öldürerek onların hükümranlığı altında yaşamaya bir son verilmesini sağlamıştır. Tarihte bu süreci “An” diye anlatıyorlar. Yaşanan büyük değişimden sonra Bulikov Saypur’ların eline geçmiş ve Saypur yönetiminde varlığını devam ettirmiştir. Tanrıların ölümünden sonra tanrıların oluşturduğu yapılar hatta şehirler darmaduman olmuş, yeryüzünden adeta silinip gitmiştir. Ancak bu Tanrılar biraz farklı. Örneğin Kolkan koyduğu katı kurallar sebebiyle kendi halkına büyük eziyetler ediyor. Mesela parlak renkli meyveleri yemek Kolkanash halkına yasak. Çünkü Kolkan bunları yasaklamış. Oldukça saçma kurallar getirerek (yaklaşık 1250 tane ayrı kanun) uyulmasını isteyen Kolkan’ın müritleri de aslında sayıca az sayılmazlar. Bağnazlıklarını ve katı tutumlarını kitapta açıkça görebiliyoruz zaten. Burada ufak bir parantez açmak istiyorum. Bir parça islam veya yahudi inancının yozlaşmış hali gibi hissettim ben. Çünkü kadınların kendi vücut hatlarını belli edecek şekilde giyinmelerinin doğru olmadığı gibi bizim inancımıza ve yahudi inancına uyan birkaç özellik vardı. Ancak bizdekinin aksine cezai yaptırımları oldukça acılı ve ağır. Ufak kusurları yüzünden hadım edilen, öldürülen insanların sayısı çok çok fazla. Bir de bu tanrıları benim belirttiğim gibi tanrı değil de İlah diye nitelendirmeleri çok hoşuma gitmedi. Çeviriden ötürü mü bilmiyorum, belki orijinalinde tanrı diye adlandırılıyordur. İlah kavramının basite indirgenmesi kitaplarda hoşlanmadığım hususlardan. Bu yüzden kitapta bu kısımları okurken biraz zorlandım. Yunan Tanrıları, İskandinav Tanrıları bu kitaptaki tanrılar kadar güçlü ve kudretli değil. Onların biraz daha kudretsiz tanımlandığını fark edebiliyorsunuz. Örneğin her şeyin üstesinden gelebilecek kadar güçlü değil Yunan ve İskandinav Tanrıları. Ancak bu kitapta sonsuz kudrete sahipmişçesine anlatılması, tanrı olsalar bile onların da çok büyük yanlışlıklar yapabilmeleri, okurken biraz rahatsız edici oldu benim için. Hatta son 100 sayfasına kadar devam kitaplarını okumayacağıma dair fikir edinmiştim zihnimde. Şimdiyse devam kitaplarına inanılmaz bir merak duyuyorum. . Kitapta bir şekilde İskandinav havası sezdim. Genelde okurlar Rus esintileri fark etmişler ama özellikle Sigrud karakteri yüzünden İskandinav havası düşüncesi zihnime iyice yerleşti. Kızıl Yükseliş serisini okuyanlar bilirler. Sigrud’u oradaki obsidyenlerle her yönden birebir özleştiklerini söyleyebilirim sanırım. Muhtemelen niçin iskandinav havası sezdiğimi daha iyi anlamışsınızdır. . Kitabın esasını anlatsam da olayları ve ana karakterimizden bahsetmeyi unuttum. Gelelim onlara. Baş karakterimizin adı Ashara Komayd. Ancak kendisi belli sebeplerden ötürü Shara Thivani ismini kullanıyor. Shara, Bulikov’da yaşayan ünlü tarih profesorü Efrem Panguyi’nin cinayetini araştırmak için Saypur yönetimi tarafından atanıyor. Shara’nın eli ayağı olan, her işinde yardımcısı olan sekreterinin adı ise Sigrud. Sigrud oldukça güçlü kuvvetli, 2 metre boyunda devasa bir adam. Yine de görünüşünün aksine yaşadıklarının verdiği bir yıkıklık var Sigrud’da. Okurken bir yandan üzüleceğiniz, bir yandan da bunca şeye rağmen hala ayakta kalabildiğine şaşıracağınız birisi Sigrud. Benim en sevdiğim karakterlerden birisiydi açıkçası. Her neyse, konumuza dönecek olursak; Shara Efrem’in cinayetini araştırırken bir yandan da tanrıların hala ölmediğine yönelik ipuçlarına rastlıyor. Bu düşüncenin varlığı bile Saypur halkının hoşuna gitmediği için Shara gerçek olmamasını dilese de ipuçlarını takip etmeye koyuluyor. Bu ipuçları ise tanrıların mucizevi eşyaları. Bu eşyalardan bazıları ise uçan halı veya uzun yolları kat etmeye yarayan ayakkabı. Ancak bu mucizevi eşyalar hangi tanrıya aitse o tanrı öldüğü zaman mucizevi özelliğini yitiriyor. Shara’nın mucizevi niteliğini yitirmeyen bu eşyalarla karşılaşınca şüphelenmesinin sebebi de bu. Bir de Vohannes adında bir karakterimiz var. Shara ile kötü bir geçmişi olan Vo ile yıllar sonra karşılaşmalarını okumak fena bir deneyim olmadı bence. Geçmişte yaşadıklarını da yazarın geçmişe yönelik anlatımla yer vermesi hoşuma gitti. Ancak Vo karakterini sevemedim, nasıl diyeyim durumuna göre fazla ezik davranıyordu bence. Onca servete, yakışıklılığa, güce ve kudrete sahip bir insanın böylesine ezilmiş ve eline vur ekmeğini al tavırlarını alakasız buldum. . Kitabımız bu şekilde, konu olarak çok da orijinal değil evet, ama sıradan diyemeyeceğim kadar özgün yerler barındırdığını da söylemeliyim. İşlenişi de muhteşem ötesi diyemem ama sıkılmayacağınız, heyecanını yitirmeyen kitaplardan bence. Özellikle son 100 sayfasını okurken çok çok keyif aldım. . Kitabın eksikliklerine gelecek olursak, en büyük eksiği haritasının olmayışıydı. Kitapta oluşturulan evren yönünden tasvir eksiklikleri olduğu için en azından bir harita ile bu eksiklikler giderilebilirdi. Örneğin Bulikov ve çevresindeki 6 şehirde yaşayanları kıtalılar olarak adlandırırlarken Saypurlular kıtalı sayılmıyor. Harita üzerinde bu ülkeler nasıl bir düzene sahip çok kavrayamadım. Bir diğer eksik ise çok az bahsedilmiş olsa da takvim yılındaki ayların sırası. Hayvan isimleri ile isimlendirilen bu ayların sıralaması da kitabın başına eklense fena olmazdı. Bir de şu var; neticede bu tanrılar daha önce hiç görmediğimiz ve duymadığımız tanrılar. Yazar en azından bu tanrıları daha iyi tanımamız için her tanrının analizini, neyin tanrısı olduklarını ekleyebilirdi. Son olarak bu evrende yaşayan insan topluluklarının, örneğin Kıtalıların ve Saypurların özelliklerini kısa bir şekilde ekleyebilirdi. Elbette ki bunlara kitabın içinde de bahsedebilirdi ancak ben kitapta pek tasvirini göremediğim için böyle bir uygulamaya gidebileceğini düşündüm hep. Olay kurgusundaki tasvir eksikliği okuyucu açısından büyük bir eksiklikti bence. Belki devam kitaplarında daha iyi tanıyabileceğiz ama ilk kitapta kurgu bütünlüğü ve oluşturulan evreni okuyucunun kavrayabilmesi açısından bazı şeylerin açıklığa kavuşması gerekir diye düşünüyorum. . Son olarak, kitapta eksik yönler görsem de çok severek okuduğumu söylemeliyim. Bunca saydığım şeye rağmen hala nasıl sevdim diyebiliyorsun diyenler olacaktır, ama son 100 sayfasını okuyunca bana hak vereceğinizi ümit ediyorum. Devam kitapları daha iyi olacakmış gibi bir his var içimde. Tavsiye eder miyim, eğer açıkladığım eksiklikler ve benim rahatsız olduğum kısımlardan rahatsız olmayacaksanız sanırım ederim. Ama okumadan önce çok büyük beklentilerle başlamamanızı da tavsiye ederim. Puanım: 3.75/5
Merdivenler Kenti
Merdivenler KentiRobert Jackson Bennett · İthaki Yayınları · 2018104 okunma
·
1.155 görüntüleme
Mertcan Bulak okurunun profil resmi
Bulikovun olduğu ülke Rusya benzeri. Sigurd başka bir ülkeden ve orası da İskandinav benzeri. Saypur da Hindistan gibi.
Zeynep EGE okurunun profil resmi
Açıklamanız için teşekkür ederim😌✨
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.