Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

176 syf.
·
Puan vermedi
Mahzun bir adam: MAHZUNİ ŞERİF
*Biyografi kitabı olduğundan mütevelli üst düzey spoiler içerir ! Sevemiyorsan, dayanışmıyorsan, bir şiirden bir kitaptan, bir müzikten keyif alamıyorsan, türkü mırıldanmıyorsan, dostluk geliştiremiyorsan, canı yananların sesine sağır kesilmişsen, aklı başında olmanın ne manası var?" diyen Ali Şeriatı ile giriş yapmak istiyorum. Sizleri bilemem ama ben birçok açıdan, "Gelen gideni aratıyor" sözünün tezahür ettiği dönemleri yaşadığımızı düşünüyor ve geçmiş nesilleri, bizlere oranla hep daha şanslı buluyorum. Gelecek nesillere nispeten ise bizler çok daha şanslı konumdayız elbette. Örneğin bu değerlendirmemde bahsini geçireceğim büyük üstad Aşık Mahzuni Şerif ile büyüdüm ben...Özel kanalların yeni yeni peyda olduğu dönemlerde gerek dört gözle beklediğimiz televizyon programlarıyla, gerek saatlerce arayıp zorla düşürerek istek yaptığımız radyo yayınlarıyla, gerekse kasetçilerde elimizde bir liste ile doldurttuğumuz karışık kasetlerle doyardık Mahzuni Şerif'e. Sıklıkla konserlere gelirdi şehrimize, sazıyla sözüyle mest ederdi bizi...Demem o ki türkülerin önemlerinin ve değerlerinin farkında olarak, Neşet Ertaş'ın şu cümlesini şiar edinerek büyüdüm, büyütüldüm. "Nerede bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur... Aşık Mahzuni Şerif'in bu biyografik hikayesi, hemşehrisi Ali Öztunç'un kaleminden çıkmış. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin ardından, bir süre gazetecilik yaptıktan sonra Kanal D, Show TV, Kanaltürk, Habertürk gibi ulusal kanalların haber merkezlerinde çalışan Öztunç, bir süre de Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı muhabirliği ile RTÜK üyeliği görevlerinde bulundu. Şu anda ise Kahramanmaraş CHP milletvekilliği görevini icra etmekte... Ali Öztunç, bu kitabını hazırlarken, kesinlikle kulaktan dolma, asparagas bilgilere yer vermemiş. Tüm anlatılanlar bizzat Mahzuni'nin kendi beyanatları ile oluşturulmuş. Üstadın yaşadığı acılar, sevinçler, karşılaştığı zorluklar, hayal kırıklıkları, özel mektupları, türkülerini hikayeleri, hepsi 170 sayfaya sığdırılmış. 17 Kasım 1939 günü Maraş'ın Afşin ilçesinin Berçenek köyünde "Şerif Cırık" ismiyle başlıyor üstadın hikayesi. Kökeni Horasan'a dayanan Cırık ailesinin göç yolculuğu, Tunceli, Hatay ve Malatya'dan sonra Maraş'ta nihayete ermiştir. Anadolu Türkmen Alevisi bir ailenin evladıdır. "Şurası muhakkak ki insan insandır. Ama ben ağuçen ocağından bir Alevi' yim." Doğu Anadolu Bölgesinde o dönem etkili olan Sinemilli aşiretinin erenlerinden, evlad-ı Ali Seyyit Pir Şakir Baba'nın "Şerif sen farklı bir çocuksun. Mahzun bir yüzün var. Bundan sonra sana Mahzuni diyelim." sözleri üzerine Mahzuni lakabını alır. İlkokulu bitirdikten sonra, biraz babasının arzusu biraz da güzel kıyafet, güzel ayakkabı ve huzur hayali ile asker olmak isteyen Mahzuni, Mersin Astsubay Okulu'na yatılı olarak başlar. Köyüne veda ederken, yaşadığı ayrılığın acısıyla, o eşşiz eserini kaleme alır : "İşte gidiyorum çeşmi siyahım Önümüze dağlar sıralansa da Sermayem derdimdir, servetim ahım Karardıkça bahtım karalansa da..." Mersin'den sonra, Kenan Evren'in öğrencisi olma şerefine nail olduğu(!) Ankara Ordu Donatım Okulu'na geçen Mahzuni, öğrenciler arası siyasi tartışmaları körüklediği ve okul kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle okuldan atılır. Ama umursamaz, hatta sevinir bile. "İyi ki de kovuldum, çünkü askerliği sevmez olmuştum. Çünkü içinde evrensel güdüler taşıyan ve insanı Kâbe bilen bir gönül, bir sevda, bir aşk adamına eli silahlı meslek ayıptı, en azından uygun değildi." 16 yaşında, töreleri gereği, abla diye hitap ettiği dayısının kızıyla evlendirilen Mahzuni, bir süre sonra bu evliliği bitirince, köyüne de dönemez olur. Çünkü o vakitler boşanma yoktu, hele akrabalar arası boşanma zinhar görülmemişti, afaroz sebebiydi. Bu ayrılıktan sonra, 3 çocuğunun annesi olan Yozgatlı Suna ile evlenir ancak bu evlilik de uzun sürmez. Kitapta detayları belirtilmeyen ancak üstadın hayatının en karanlık, en zebun yılları olarak adlandırılan bu dönem de Mahzuni'nin Fatma ile tanışıp, ona gönlünü kaptırması ile son bulur. Fatma ilk aşkı, son nefesine kadar yanında olan gönül sevdasıdır ozanın. Aşk adamı olduğu kadar, aynı zamanda bir de gönül adamıdır Mahzuni Şerif...Cevlani Baba, Aşık Veysel, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Yılmaz Güney, Neşet Ertaş, Arif Sağ, Uğur Mumcu, Musa Eroğlu, Zülfü Livaneli, Fikret Otyam, Edip Akbayram, Ahmet Kaya kitapta bahsi geçen bu gönül dostlarından bazıları...Mustafa Kemal Atatürk, Pir Sultan Abdal, ve Nâzım Hikmet ise Mahzuni'nin yoluna baş koyduğu, örnek aldığı isimler olarak kitapta yerini alıyor. "Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen" sloganıyla yola çıkan, "Toprak işleyenin, su kullananın" diyerek köylünün umudu olan Bülent Ecevit'e ise ayrı bir saygı ve sevgi besliyordu. Bu sevgi öyle büyüktü ki, mahkeme kararıyla Berat olan oğlunun ismini bile Bülent olarak değiştirmişti. (çok isabet, tam isabet) Bizzat tanıştığı Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Mahir Çayan, Sinan Cemgil ve İbrahim Kaypakkaya gibi 68 kuşağı gençlerinin katledilmesinden çok etkilenen Mahzuni dönemin başbakanı Nihat Erim'i hedef alarak aldı sazını eline, başladı söylemeye : "Köşkün sarayın yıkılsın Erim erim eriyesin Umudun suya dökülsün Erim erim eriyesin Çölden çöle sürünesin... Çayın denize kurulsun Gözlerin yansın çürüsün Erim erim eriyesin Sürüm sürüm sürünesin." Ve bu türkü Mahzuni'nin, mahpus damlarıyla, işkencelerle tanışmasına vesile olur. Çırılçıplak soyuldu, olmadık hakaretlere maruz kaldı, her türlü dayağı yedi, tırnakları çekildi, acıdan bayıldı. Bu günlerdeki en büyük, belki de tek destekçisi koğuş arkadaşı Yılmaz Güney'di. Tutuklanmaların, hükümlerin arkası kesilmedi. Maltepe, Sultanahmet, Ulucanlar derken yol eyledi cezaevlerini. "Parsel parsel eylemişler dünyayı Bir dikili taştan gayrı nem kaldı Dost köyünden ayağımı kestiler Bir akılsız baştan gayrı nem kaldı." 2002 yılında Paris'te verdiği bir konser sonrası 12 Mayıs gecesi, Almanya'daki dostlarının yanına uğrayan Mahzuni Şerif, aynı gece akut solunum yetmezliği ve akciğer ödemi teşhisi ile yoğun bakıma kaldırılır. 4 günlük yaşam mücadelesinin ardından 17 Mayıs'ta, henüz 63 yaşında iken, arkasında 20 bin kadar şiir, 453 plak, 71 kaset ve 11 kitap bırakarak aramızdan ayrılır büyük üstad. "Türkülerim zaman zaman belli siyasi çevrelerce iyi karşılanmaz. Ben de onun faturasını ödedim. Kendi halkım için devamlı fatura vererek adeta ödüllendirildim. Ama benim kimliğim insandır. Sol cenahta büyüdüm, ama sağcının da solcunun da Mahzunisi oldum. Ben "Ne mutlu insanım" diyorum." Hayatı boyunca, mensubu olduğu inanç gereği yetkili makamlarca ötekileştirilen, ezilen halkların yanında olan, şahit olduğu sayısız kırılma-kırma karşısında güçsüzle bir olan, hiçbir çekinceye düşmeden tüm zalimlere karşı türküler yakan, mazlumun sesi, garibin feryadı Aşık Mahzuni Şerif, bu türkülerini sadece kendi gibi düşünenlere değil, toplumun tüm kesimlerine armağan etti, kimseden korkmadan, çekinmeden... Toplumumuzun şahit olduğu Maraş Katliamı, Sivas Katliamı, 12 Eylül ve muadilleri gibi birçok acı onun sazında söz buldu, dile geldi. "Bunca yıldır emek verdim bana buhran gerekmez, Gölge etmesinler yeter, gayrı ihsan gerekmez. " Türküler özümüzdür...Müzik adına birtakım zırvalıkların alıp başını gittiği günümüz toplumunda, n'olur türkülere, deyişlere bir şans verin."Çünkü türkü ağıttır, çünkü türkü başkaldırıdır, çünkü türkü yakılır. Bakın söylenir değil yakılır." Hele hele bu türküler "Ömrümdeki en büyük kıblem Atatürk'tür." diyebilme cesaretini gösteren demokrat, öngörülü bir ustanın yüreğinden döküşmüşse daha bir dokunur yüreklere. Biliyorum çok zor ama imkansız değil; evlatlarınıza da aşılayın türkü sevgisini, halk bilincini. Özlerini bilsin, kavrasınlar. Zira öz, göze gebedir, özünü bilmeyen gözünü açamaz. "Sen türkü söyle ve gülümse küçüğüm, Çünkü sesinin ırmağıyla yeşerecek hasretin bozkırları.” Ahmet Telli Ruhun şad, mekanın cennet olsun asrın Pir Sultan'ı Aşık Mahzuni Şerif...
Devr-i Mahzuni
Devr-i MahzuniAli Öztunç · Doğan Kitap · 201750 okunma
··
1.093 görüntüleme
Gönül. okurunun profil resmi
Çeşm- i Siyahım'ı dinlerken Mahsuni'yle ilgili bir kitap okuyayım dedim ve kitaplara bakarken bu incelemeye geldim:) iyi ki de gelmişim. Ellerine sağlık hem kitabın tanitımi hem de yürekten incelemen için. Keşke türkülerimize biraz daha kulak verilse.
Rîndkeş okurunun profil resmi
👍👍🌸🌸
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.