Gönderi

184 syf.
·
Not rated
Kitabı bir tahlil için sipariş verdiğimde hiç ilgimi çekmemişti ancak çok beğenerek okudum. İsminde siyaset geçse de kitabın aslında az bir kısmı siyaset ile ilgili diyebiliriz. Osmanlı'nın son dönmelerini, gerileme ve çöküş döneminin sebeplerini ve dönemin genel yapısını öğrenmek için de okunabilecek bir kitap. Kitabın içeriğine gelecek olursak15.yy sonlarında Avrupalıların deniz-ulaşım ağlarını genişletmesi ile beraber dünyanın ticaret merkezinin, Osmanlı ülkesinde bulunan İpek ve Baharat yollarından açık denizlere(okyanuslara) kayması Osmanlı Devleti'ni olumsuz etkilemiştir. Bu durum da ticaretten elde edilen gelirin ciddi oranda azalmasına ve ekonomik krize sebep olmuştur. Bu yaşananların sonucunda ise Osmanlı'da tımar sisteminin, siyasi ve sosyal müesseselerin bozulması meydana gelmiştir. Yine son olarak Viyana Seferleri de askeri ve siyasi başarısızlıklar ile sonuçlanınca, Osmanlı devlet adamlarını yeni çözümler bulmaya sevk etti. Batıcılık, Osmanlıcılık, Türkçülük ve İslâmcılık olarak adlandırdığımız fikir akımları da bu sürecin sonunda ortaya çıkmıştır. Batıcılık düşüncesini benimseyenlerin yaptığı ilk icraat Batı'ya oradaki sistemi incelemek üzere elçiler göndermek oldu. Bu düşüncelerin karşısında olan Koçi Bey'e göre ise gerilemenin sebebi tımar sistemindeki rüşvet, yolsuzluk, idarenin iyi olmaması ve Yeniçeri Ocağı'nda liyakatsiz kişilerin görev almasıdır. Ona göre çözüm de ilk olarak buraların ıslah edilmesidir. Said Halim Paşa' ya göre ise Batı'daki reform, rönesans kendi din ve ahlâk anlayışları sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu sebeple Batı'nın siyasetini doğrudan bize uygulamak mümkün değildir. Bizim ahlâk anlayışımız İslâm'a dayanır ve İslâm esaslarını uygulayarak bu buhrandan çıkılır. Ve yine İslâm alemini bu buhrandan çıkaracak olan Batı'nın sosyal ve siyasal alanda takip ettiği yöntem değildir. Bu çözümden kurtaracak çözüm ilim ve fen alanındaki akademik, ilmi ve bilimsel çalışmalara gerekli önemi vermektir. Said Halim Paşa, Osmanlı toplumunun yozlaşmasının en temel sebebinin Batı medeniyetini anlamadan, körü körüne taklit etmek olduğunu söyler. Ona göre bu gerileme ve çöküşün en büyük müsebbibi kendi toplumunun ihtiyaç ve gereksinimlerinin bilgisinden yoksun, toplumuna yabancılaşmış, Batı'da meydana gelen gelişimleri olduğu gibi alarak kendi medeniyetine giydirmeye çalışan niteliksiz aydınlar zümresidir. İşin en tuhaf tarafı da diledikleri gibi yaşamak için ayıp, kusur, günah kavramlarını hayatından çıkararak ahlâki zafiyeti Batılılaşma olarak gören gruplardır. Burada parantez açarak bir ekleme yapmak istiyorum. Günümüzde de nedense "özgürlük" kelimesinin arkasına sığınarak çok tuhaf düşünceler oraya çıkıyor. Hâyâ, edep, iffet gibi kavramlar neredeyse ictinab edilecek hasletler hâline gelmiş durumdadır. Edebe mugayir davranışlar ise ilericilik, medeniyet ve gelişmişliğin alâmetiymiş gibi algılanır oldu. Gelişmişlikten anlaşılması gereken kendi özümüze uygun şekilde ilimde, eğitimde, tefekkürde ve bilimde gelişmek için azami çaba sarf etmek olmalıdır. Toplumsal ahlâki anlayışa aykırı davranarak, başıboş ve avare davranışlar sergileyerek kendinin özgür ve ilerici olduğunu düşünmenin gelişmişlik seviyesi ile uzaktan yakından alâkası yoktur.
Said Halim Paşa'da Siyaset Ahlakı
Said Halim Paşa'da Siyaset AhlakıHalit Bekiroğlu · İlke Yayıncılık · 201548 okunma
·
152 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.