Görev!... Yurttaşın görevi!...
Düşünüyorum da, bugünün insanı için nasıl da içi boşalmış kavramlar bunlar!
En azından yakın çevremi, kentimi, ülkemi gözümün önüne getiriyorum.
Kaç kişi kaldı acaba bizim buralarda, birilerine, özellikle de 'site'ye
karşı görevleri olduğunu gerçekten düşünen?
Sokaktaki insandan, yaşamın önünde sürüklenip giden,
kolay yönlendirilir yığınlardan, Sokrates'in deyimiyle
'kalabalıktan' söz etmiyorum. Düşünenlerden, okumuş
yazmışlardan, yine onun deyimiyle 'dediğine bakılması gereken'
kişilerden söz ediyorum daha çok.
Onlar arasında 'site'nin bir anlamı, bir önemi kaldı mı diye
soruyorum kendi kendime.
Herkesin kendi kabuğuna, kendi zırhının arkasına çekildiği,
toplumdan, özellikle de devletten umudu kestiği, herkesin birbirini
sollamaya çalıştığı ve her şeyden, ama her şeyden önce kendi çıkarını
kolladığı bir dünyada, dörtnala kalkmış bir iş-ticaret-borsa-dalavere
dünyasında 'site'nin bir anlamı kaldı mı?
Devletin işlevini şirketlerin, 'yurttaş'ın yerini 'müşteri'nin almaya
başladığı bir dünyada, yurttaşlık görevlerinden mi,
müşteri yükümlülüklerinden mi söz edilebilir artık?