Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

256 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Canım Tess bile şu ruh halime iyi gelmediyse kitap okumama gerek yok benim artık. Ruh haline göre kitap okuyanlar çok azdır diye düşünmüştüm. Sayımızın fazla olduğunu bilemedim. Bana özel bir durumdur dedim. Ah hep düştüğüm yanılgı. Özel olmak. Neyse hayat bunu başıma vura vura öğretecek. Galip gelemeyeceğimin farkındayım aslında. Ama işte ufak tefek inatlaşma meselesi. Tess kitaplarını okurken aslında Cerrah ya da Çırak gibi büyük beklentiler içine girmiyorum. Çünkü onlarda bulduğumu bulamıyorum başka bir kitapta. Konu itibariyle Kernick kitaplarına benzettim biraz. Ama yine de severek okudum. Yeni kitabı da çıkmış. Geçen hafta tanıtımda gördüm. Sevindim. Ama ara vereceğim biraz. Kitaplıkta üç Tess kaldı. Bitiyor anlayacağınız. Tavistock'un yıllar önce ailesinin şüpheli ölümü üzerine kaleme alınmış. Aksiyonlu, macera dolu. E tabi içinde de aşk var. Çok gerekli ya. Hiç sayfa aralarında mola verip düşünmek istediğim bir dönemde de değilim. O yüzden aşklı bölümleri yüzeysel okudum. Hı hı. Aa yeni bir aşk doğuyor. Tabi güvensem mi ? Sever mi ? Peşimde de azılı bir katil. Neyse biz aşka kapılıp gidelim. Onun da zaten cinayetten pek bir farkı yok. Konusu tanıdık geldiği için sonunu kestirmek kolay oldu. Ama işte Tess olduğundan çok da sorgulama niyetinde değilim. Bir arkadaşım bir haftadır yazıyor. Öldürmeli kitaplar öner bana diye. Etrafımdaki her şeyi çok ihmal ettim. Kendimi bile. Kimseye yetemiyorum sanki. Kendime bile. Kimseyi dinleyemiyorum. Kendimi bile. Kimseyi sevemiyorum. Kendimi bile. Yine diplerdeyim. "Olacağı buydu" derdi biri olsa. Hiç olmadı orası da ayrı. Olayım bu değil mi biraz da. Mutluluktan nirvanayı görüp. Sonra yerin dibinin dibini boylamak. Buna izin vermek. Bazen bazı şeylere müdahale edemezsiniz diyordu saçma sapan kişisel gelişim sempozyumunda. Ama etkisini kontrol edebilirmişiz. Hıı. Tabi şöyle yapayım. Az yıkılayım. Üzüleyim. Peşinden bir oynak şarkı mı açayım. Yapmadım değil de sorun şu önceki gibi olmuyor. Arkamı dönüp gidemiyorum. Oysaki gitmeliyim. Mutsuz olduğum yerden. Mutsuz olduğum şehirden. Mutsuz olduğum ortamlardan. Yürüyen bir "mutsuzluk" oldum da haberim mi yok acaba. İçim hiçbir şey almıyor dünden bu yana. Konuşmak, eğlenmek, gülmek, okumak, bir şeyler izlemek, ders çalışmak. Dün de bugün de çok zorladım bunun için kendimi. Ama hiçbir yerde olamıyorum. Mümkün mü bu ? Hiçbir yerde olamamak. Bu his insanı öldürür. Bugün sevdiğim birileriyle konuşayım diye attım kendimi dışarı. Cıks olmadı. Alışveriş yapayım yalnız dedim. O da olmadı. Eve gideyim günlük yazayım. En azından beni zehirleyecek şu duygularımın etkisini azaltırım dedim. Yok olmuyor. Hiçbir şey olmuyor. Hiçbir şey iyi gelmiyor. Gelmeyecek gibi de. Odama kapandım. Taktım kulaklığı. Tüm seslere sağır olsam şu şarkı dışında. " Eğer sevda bu demekse ben vazgeçtim beni sevmeyin." Çok doğru değil mi ? Kafam o kadar yoğun ki konudan konuya atlıyorum. Bu şarkıyı dinlerken ( yaklaşık 30) içimden geçenler o kadar fazla ki. Şu an, şu durumda, şu ruh haliyle. Bir valiz hazırlasam kendime. Muğla'ya bir bilet alsam. Ya da Nevşehir. Çok alakalı iki şehir. Ruh halim bu napcan işte. Ya da şey mi yapsam gözümü kapatıp haritadan bir yer falan mı seçsem? Gerçi bunu benim şansıma bırakmak intihar olur. Her neyse. Kimsenin gittiğim yeri bilmediği herhangi bir yer işte. Telefonum olmasa. Kitaplarım da. Evet evet kesinlikle kitaplarım da olmasın. O güzel hayatlar. O güzel aşklar dengemi bozuyor benim. Sosyal medya ile ilgim olmasa. Beni kimse aramasa. Kimse merak etmese. Mesela annem sürekli sesin neden kötü ne oldu diye sormasa. Mesela ben kendimi unutup sürekli birilerine koşmasam. Yorulmasam ya artık. Bir sözden bin anlam çıkarmasam. Deli gibi üzülmesem. Uykusuz kalmasam düşünmekten. Ya da ben hiç sevmesem. 18 yaşında bir genç kız değilim ki ben artık.. Onun yüzü düştü topla. Bu kötü yanında ol. Şunun canı sıkkın konuş iyi gelir. Yine kötü durumda ne yapsam sussam mı ? Arasam mı ? Mesaj mı atsam ? Ne yapsam ? Neden ben bir şey yapıyorum ki hep ? Ben nasılım ki ? Dünyanın en mutlu en güçlü kadını falan mı ? Çok yoruldum. Koşmaktan, uğraşmaktan. İyi olmaktan, iyi görünmeye çalışmaktan. Çok gitmek istiyorum. Kimse beni bulamasın. Kimse bana ulaşamasın. Kendime kalsam ya bir süre. Bu bile o kadar zor ki. İçimden yaşama sevincim alınmış gibi hissediyorum. Dünya mı yanıyor ee yansın ben napim diyecek kadar donmuş hissediyorum kendimi. Yarın memlekete gidicem. Bunun hayalini bir hafta önce kurduğumda içimden havalanan kelebeklerin haddi hesabı yoktu. Şimdi hepsinin kanatları koparılmış gibi. İçimde hiçbir heves, mutluluk yok. Mutluluğum ölmüş gibi. Öldürülmüş gibi. ..... 35 olmuştur sanırım. Ah nasıl güzel söylemiş. Hadi yüreğim ha gayret. Hele sıkı dur hele sabret. Başını eğme dik tut. Bu bir rüyaydı farzet.
Karanlığın Ayak İzleri
Karanlığın Ayak İzleriTess Gerritsen · Doğan Kitap · 20201,275 okunma
·
127 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.