Gönderi

Brat (Gardaş) - Aleksey Balabanov - 1997
Danila: Esas oğlan. Tatarin: Danila'nın ağabeyi. Dümenci, tetikçi. Cin olmadan adam çarpmaya çalışan aptal. Nemški: Alman goffman, sokak filozofu, güzel insan. Sveta: SSCB döneminden en çok iz taşıyan, çalışkan, fedakar, çilekeş kadın. Kat: Zayıf karakterli, kayıp genç kız. Parası oldukça üflüyor, haplanıyor, partilere koşuyor, turistlerle iletişim kurmaya can atıyor, Mc Donalds'ta yemek yiyor. Krugly: Rusça deyim ve atasözlerini bol bol kullanan, niteliksiz kötü adam, Rus mafyası. SSCB sonrası Rusya'nın, ordusunu demobilize ettiği süreçte terhis edilen Danila, üzerinde kamuflajlı parkası, ayaklarında postalları, doğduğu kasabanın yollarını adımlarken Krylya'yı duyar. Kimin şarkısı olduğunu öğrenebilmek için soru soracakken, Krylya için çekilmekte olan klibin setine girer ve çekimdeki kameranın önünden geçer. " Bu andavalı kim aldı sete? İşimiz gücümüz var. Ne diye para ödüyorum ki size, atın şunu dışarı! " tepkisi veren yönetmen sebebiyle set korumaları kendisine koşmaya başlar. Görüntü kararır ve sonraki sahnede bölge komseri ifadesini almaya başlar. -Soyad? -Bagrov. Danila Sergeevich Bagrov. Doğum 1975, Vokzalnaya Sokağı, 22 numara. -İş yeri? -Yeni terhis oldum. Hazzetmeyen, ancak acıyan ve anlayan bir bakışla komiser; -Nerede görev yaptın? -Orduda. Yine halden anlar bir süzüşle; -Bize katılacak mısın ? (Bir tür yerel milis kuvvetinden bahsediyor sanırım, ya da o yıllarda Rus asayiş teşkilatlarında işler nasıl yürüyorsa işte.) -Hayır. -Korumanın kolunu çıkartmışsın, neredeyse gözünü de. Ayık olmasaydın nezarethaneye atacaktım. Gidebilirsin. Bir hafta içerisinde iş bulmazsan milise kaydedeceğim. Kimlerle, nerede, nasıl savaştıysa, çarpıştıysa, nerede görev yaptığını soranlara karargahta, orduda yanıtlarını verip sıyrılmaya çalışıyor hep. Unutmak istediği şeyler yaşamış, belli. Danila, travma sonrası stres bozukluğu olarak adlandırılan rahatsızlıktan muzdarip değil. Anskiyete bozukluğu da yok. Bir buçuk saatlik filmde kontrolünü kaybetmişken, ya da çok uç olaylar karşısında bile -örneğin can alırken- stres içerisinde göremiyorsunuz kendisini. Pamuk gibi bir genç. Huzur kaçıranları, arıza çıkaranları, zulüm edenleri sevmiyor. Fiziksel ve askeri hünerlerini haydutlar üzerinde sergilemekten çekinmiyor. Gücünü belindeki silahtan, araçtan gereçten değil, kendine has vicdanı ve yargı yetisinden alıyor. Borş yapıyormuş gibi sıradan bir eylem sergilermişçesine haydut öldürmesi, can alması ve yeni öldürdüğü birinin bedeninin yanına çöküp aynı ortamdaki bir başkasıyla normal bir diyalog kurmaya çalışması izleyicinin zihninde ruh hastası imajı canlandırıyor. Ancak 21. yüzyılın insanından daha hasta değil. Goethe, Italienische Reise'de (İtalya Seyahati) yanlış hatırlamıyorsam şuna benzer birşey söylüyordu: "Söylemeliyim ki, sonunda yardımseverlik zafer kazanacaktır. Ancak aynı zamanda dünyanın koca bir hastane ve her bireyin birbirinin doktoru olmasından korkuyorum." Psikiyatrinin iğrenç gerekçelerle ortaya çıkmış bir tıp alanı olduğunu düşünüyorum. Çünkü, zaten pek genç bir tıbbi uzmanlık alanı olan psikiyatri, çoğu tasnif ve teşhisini endüstrileşme kıskacında delirmiş milletlerin fertleri sayesinde ya da dünyanın ebesini bellemiş ve bellemeye devam eden ABD gibi büyük güçlerin, dünyanın çeşitli coğrafyalarında kan banyosu yapan askerleri ve dolayısıyla vatan müdafası söz konusu olduğunda sert mukavemet gösteren muhtelif milletlerin askerleri sayesinde gerçekleştirmiştir. Kitle imha silahları, onlarca insanın beraber adımladığı toprağın üzerine düşen füzeler, kısa bir an sonra kömürleşmiş uzuvları birbirinden ayrılan yarım, çeyrek, parça parça bedenler... Psikiyatrinin laboratuvarları fabrikalar ve savaş meydanlarıydı. 21. yüzyıl insanı, bozuk moral pusulasıyla, askeri ve askerliği psikiyatrik kalıplarla değerlendirip, biletini kesebiliyor. Boş ve basit tetkikleriyle süslediği ve meydana getirdiği sanat ürününü , anti militarizm goygoyculuğuyla satıyor. Eline silah almak durumunda kalmamış nice sanatçının bu ve benzeri tavırlarını sevimsiz bulmuşumdur. Aleksey Balabanov bahsettiğim goygoyculuktan uzak durarak çekmiş bu filmi bence. Ha, kötü adam, Osetçe konuşan bir Çeçen, Rus olmadığı her halinden belli bir Kafkasyalı vesair olabiliyor. "Normalna" deyip geçiyorum. Danila'ya döneyim. Danila varlıksız, fakir bir ailenin çocuğu. Annesi oğlunun iyiliğini düşünerek başının etini yiyor ara ara, belli: "Abin Petersburg'da, çok möhim bir adam olup rahat yaşıyordur, sen hala burada şu aletten müzik dinleyip sürtüyorsun. Git abini bul da adam ol biraz." Mmüzik dinlemeyi çok seviyor. Discman'i var. Karakoldaki sorgu sahnesinden hemen sonra, üstü başı dağınık, gözü morarık, burnu kanlı, bir müzik markete girip "Nautilus'un Krylya'sı var mı? Compact disc?" diyor ve satış elemanı kadından "ay hoşt be ...na koyduğumun!" tepkisi alıyor. Tatsızlık çıkarmıyor, dönüyor arkasını ve terkediyor mekanı. Petersburg'a ulaştığı ilk günlerde sokakta işportacılık yapan Nemski'yi, taciz edip haraç almaya çalışan bir serseriden kurtarıyor. Abisinin "Çeçen, pazarı tamamen ele geçirmeye çalışıyor, Ruslar iş yapamıyorlar" diyerek Çeçen'i vurmasını istediği Danila, Çeçen'i vurup görevi tamamladıktan sonra, abisi kendisine para verip, "sayende artık Ruslar iş yapabilecek" dediğinde, "peki ya Almanlar?" sorusunu soruyor. -Hangi Almanlar ? -Alman işte -nemški- -Hangi Alman yahu? ... Bir başka sahnede, Kat'ın kendisini götürdüğü bir parti ortamında Fransız bir elemana yaklaşıyor, içtiği esrarı paylaşmak için uzatıyor ve "sizin bu Amerikan müziğiniz götüm gibi" diyor. Fransız eleman Rusça anlamayarak, "ha müzik mi, müzik çok iyi evet" tepkisi veriyor Fransız diliyle. Danila; "yakında Amerikanız s.ki tutacak" dedikten sonra, Kat geliyor ve "adamı rahat bıraksana, Fransız o" diyor, Danila: "Ne farkeder ?" ... SSCB döneminde, tapınılan bir nesne olan para, SSCB sonrası dönemde de çoğunluğun Allah'ı. Zihinlerde "kurtarıcı, mutluluk getiren" anlamlarıyla çok daha baskın. Danila, paraya tamah etmeyen bir insan olduğu halde, cemiyette pişmenin, toplum tarafından kabul görmenin koşulunu parada görüyor. Sonlara doğru, Krugly'yi öldürüp, para uğruna ihanetine uğradığı "brat"ını kurtarışının ardından, annelerine götürmesini söyleyip eline sıkıştırdığı, sevdiği kadın Sveta'nın umursamadığı, bilge Nemški'nin kabul etmediği, kayıp Kat'ın ise mutluluktan uçarcasına sarıldığı para, Danila'nın öğretmeni oluyor aslında. Filmin sonunda öğretmene orta parmak gösterip, otostop çekerek Moskova'ya yollanıyor. Başından sonuna kadar bir iki şarkı dışında sadece Nautilus Pompilius'un çaldığı bu film, müzikleriyle güzel. Krylya - kanatlar, ile başlayıp, kanatlanıp uçan ve tepenin üstüne çıkan Lyudi Na Kholme - tepenin üstündeki insanlar ile bitiyor. Soundtrack: Sırasıyla, ancak bazı parçaların bir kereden fazla, farklı sahnelerde kullanıldığını belirterek: Krylya - Nautilus Pompilius Lyudi Na Kholme - Nautilus Pompilius Vo Vremya Dozhdya - Nautilus Pompilius Mater Bagov - Nautilus Pompilius Nezhnyy Vampir - Nautilus Pompilius Khlop Khlop - Nautilus Pompilius Letuchiy Fregat - Nastya Poleva Max Don't Have Sex With Your ex - E-rotic Jamaica - Robertino Loretti Darom - Nastya Poleva Chernyye Ptitsy - Nautilus Pompilius Zver - Natuilus Pompilius Lyudi Na Kholme(demo) - Nautilus Pompilius
·
208 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.