Aminata genç bir kadın, bir anne ve bir eş. Evlendikten sonra Kuzey Afrika'daki memleketinden kocasıyla beraber Fransa'ya daha iyi şartlar için göç ederler. Bu şartlar onun için değişmez, okumayı bile öğrenemeden evvel 'günah' nedir bunu öğrenerek büyükannesi ve çevresinin gözlerine göre yetişmiş, onun için ve memleketinin ve dünyada ki on binlerce kadın için görülenlerle 'kadının kokusu bile günahtır, cennetin kapısından geçemez, aciz ve zayıftır, erkeğe hizmetmek ve boyun eğmek tek vazifesidir en büyük ödülü anneliktir' kara çarşaflar ardında yok olmaya mahkum bir hayata mecburdur. Fakat Aminata bir gün bir butiğin vitrininde gördüğü kırmızı bir elbise ile zihninde onu zincirleyen düşüncelere karşı gelmeye başlar içten içe 'günah' kavramının aslında ne olduğunu sorgulayarak. O elbiseyi almak ister fakat iradesine ve yıllardır yaşamak zorunda kaldığı o bütün bağnazlığa rağmen cesareti kırılır. Kocasına haber vermeden kızının öğretmeni ile görüşmesinin bedelini ağır öder kızıyla beraber. Aminata düşün gücünün zincirlerini kırmak için acı çekerken kızı için düşündüğü geleceğin kendi hayatının zindanlarından uzak olması gerektiğinin farkına varır ve ilk adımını kendi ayakları üzerinde atmasının ne kadar önemli olduğunu anlar. Çizdiği renkli resimlerle yaşayan bu küçük kız annesiyle beraber sırlardan oluşan bir dünya kurur. Bir gün Aminata komşusunun paspasında bir kitap bulur ve bu kitabı alıp saklar, henüz okumaya başlayan kızına okutur. Kitap Immanuel Kant'ın Aydınlanma eseridir, yavaş yavaş okumaya başlar kızı annesine ve Aminata, Kant'ı ve fikirlerini zihninde tespih çekercesine zikretmeye başlar. 'Sapare Aude' Aklını kullanma cesaretini göster! Kırmızı bir elbiseyle başlayan başkaldırı, Kant'ın felsefesi ile devam eder. Aminata o çok istediği elbiseye, hayalini kurduğu özgür hayatı elde edebilecek midir?

Kant ve Kırmızı ElbiseLamia Berrada Berca · Maya Kitap · 2018226 okunma

·

135 views

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Milo