Gönderi
(34 günde bitirmemin sebebi, öğrenci olmam. Araya birçok kitap girdi, ders için okumam gereken. Bir macera kitabı gibi hızlı hızlı okuyamadım gerçi çünkü üzerinde düşünülmesi gereken bir kitap. Yine de en fazla 15 gün vaktinizi alır azar azar okusanız bile.)
Ne söylersem söyleyeyim, bu kitabın bende hissettirdiklerini tarif edebileceğimi sanmıyorum...
Arkadaşım, can dostum hediye etti bu kitabı. Canım sıkkındı, kitap alarak mutlu etmek istedi beni sanırım. İyi ki de öyle yapmış, o almasa bu kitapla tanışamazdım belki. Gerçekten minnettarım.
Martin Eden, yarı otobiyografik bir roman. İş Bankası yayınkarında dipnot olarak yazarın hayatıyla ilgili olan yerler açıklanıyor, bu dipnotlar çok hoşuma gitti.
Martin gemilerde çalışıp durmuş bir genç. Bir gün burjuva sınıfından bir genci kavgadan kurtarıyor ve ailesi yemeğe davet ediyor. Kurtardığı gencin ablası Ruth'a ilk görüşte aşık oluyor ve ona layık olabilmek için okumaya, kendini geliştirmeye karar veriyor. Kendini geliştirmek için okudukça "Neden yazmayayım?" diye düşünmeye başlıyor. Yazmaya, uykusundan kısıp bütün gün çalışmaya başlıyor. Yazdıklarının dergilerde yayınlananlardan daha iyi olduğunu, bir gün fark edileceğini ve Ruth'a alışık olduğu hayatı verebilmek için yeterli parayı kazanabileceğini düşünüyor...
Martin'in karakteri, düşünceleri, azmi ve uğraşmayı asla bırakmaması beni hem çok şaşırttı hem de çok mutlu etti. Ben de yazmak isteyen, sesimi duyurmak isteyen biriyim. Çalışırsam, inanırsam, kendime olan inancımı (olmayan) asla kaybetmezsem başarabileceğimi gösterdi. Beni bu konuda motive etti. Sonuna da pek şaşırmadım, bütün o olanlardan sonra gücünün tükendiğini görebiliyordum. Aynı benim de şu an gücümün olmaması gibi.
Çok çok çok güzel bir kitaptı. Birçok yeri not aldım. Uğraşmanın önemini, çabalamaya devam edebilmenin zorluğunu görmek isteyen, bundan ders almak isteyenler mutlaka okumalı. Martin Eden'ın hayatına şahit olmalısınız...
·
12 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.