Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

736 syf.
8/10 puan verdi
Hristiyanlık ve Kastamonu pirincinin bir arada olduğu inceleme
Dürüst olalım. Burada biz bizeyiz, yalan söylemek yok tamam mı? Soru geliyor... Eco dünya çapında tanınmamış bir yazar olmak üzere, Gülün Adı elemanıdır ''Adı sanı hiç bilinmeyen kitaplar'' olmak üzere; öyle ki, fiyatı 5 tl'den satılıyor. Buna göre 5 tl fiyatla adı sanı hiç duyulmamış olan bir x kişisi Gülün Adı romanını okumaya başladıktan sonra, yapabileceği muhtemel hareket nedir? A) Sanırım çevirisi yanlış yapılmış, hiçbir şey anlamıyorum. B) Kitap çok sıkıcı, yazar bence boş yapıyor. C) Alkollü kafa ile yazılmış bir kitap, yazar ne dediğini kendi de bilmiyor. D) Kastamonu pirincini tekli düşürebilmek için su hangi seviyedeyken ateşi kapatmam gerekiyor? E) Araştırmalarını yaparsan, Orta Çağ ve Hristiyanlık ile ilgili bilgin varsa, uzatmaları fazla da olsa güzel bir eser. Soruyu burada kesiyorum. Cevap size kalmış. Benim derdim aslında bu değil. Bu kitabı okuduğum süre zarfı boyunca sürekli bu düşünceler dönüp dolaşıyordu. Acaba bu kitap popüler olmasaydı, durumu ne olurdu? Okuyan 100 sayfa ilerledikten sonra bırakır mı, yoksa Fransisken rahiplere olan merakından devam mı ederdi? Ben kendi fikrimi söyleyeyim. Bu kitap popüler olmasa çoğumuzun vereceği cevap ilk 4 şıktan biri olurdu( o pirinci nedense annem hiç tek tek düşüremiyor, hamur gibi geliyor şaka gibi. ); gelin görün ki kitabın popüleritesi bizi bu kitabı anlamaya zorluyor. Eğer o bu kitabı anlıyorsa ben de anlayacağım. Ortamlarda hava yapabiliyorsa eğer o gavur benim de aşağı kalır bir yanım olmaması lazım. Bunlar benim düşüncelerim değil, ama maalesef bu kitap çok beğenildiğinden ziyade okuduğunu belli etmek, kafede ezberlediği replikle hava atmak ve genel kültür seviyesinin çok yüksek olduğu düşüncesini kafalara kazımak için okunuluyor ''Genel Olarak''. Bu konuya değinmeden asla geçemezdim. Benim birçok dine karşı merakım var, insanların din ile görüşlerini dinlemeyi, farklı dine mensup insanların fikirlerini almayı her zaman için severim. Din meseleleri ayet paylaşılarak karşılıklı atışmaya dönüştüğünde kendi içinde bir paradoksa düşüyor, diğer yandan karşılıklı itiraz ile devam ettiğinizdeyse de bir yerden sonra sırf karşınızdakinin kendini haklı olarak görmemesi için duymadan itiraz ettiğiniz gurur meselesi haline gelebiliyor. Bu nedenle her insan benimseyeceği dini, araştırmalar yapsa da bir yerden sonra kendi içinde aksiyomatik ispatını yaparak bulabileceğini düşünüyorum. Hz. İsa ve Hz. Meryem'i her zaman çok sevdim. 12 13 yaşımdan beri kendi hayatlarıyla ilgili hikayeler okumayı çok severim, Kur'an'dan ayetlere bakarım. Benim görüşüme göre çok mükemmel zatlar. Ne zaman bu sevgim insanlar tarafından fark edilse dinden çıkarsın, dikkat et deniliyor. İsa ve Meryem hristiyanlık dinini simgeliyor ya, o yüzdenmiş. Kur'an'ı Kerim'de hak peygamber olarak gösterilen İsa ve Kur'an'da adı geçen tek kadın olup, incildeki adı geçen ayetlerin iki katı Kur'an'da geçen ve 2.surede babası Ali İmran'ın ismi olan, Kur'an'daki 114 sureden birinin kendi adı üzerine olan Meryem hristiyanlığın simgesiymiş. Ba Ba Ba Ba. Neyse efenim, bu sevgi zamanında beni daha çok kaynak bakmaya itti ve bu sayede Hristiyan mezhepleri, kan davaları, Orta Çağ dönemindeki rahiplerin manastırdaki durumları, Fransisken tarikatındakiler, Hz İsa ile ilgili görüşler( hiç gülmez, gülmeği günah olarak sayar; yoksul hayatı yaşamayı sever) gibi birçok düşünce hakkında fikir elde edebilmemi de sağlamış olduydu. Bu kitabı okumaya başlamadan önce bu konularda bu kadar derin bilgilerin bulunduğu bir eser beklemiyordum. Önceden bu kitapla ilgili çok inceleme okumuştum, ama balık hafızalıyım çok çabuk unutabiliyorum. Bu kitabı okumayı düşünenler bu konularda biraz bilgi edinebilirler, diğer yandan isterlerse kitabı okurken araştırma da yapabilirler. Siz bilirsiniz. Bu kitabın popüleritesi hakkında ağır konuşmuş gibi gözükebilirim; ama aslında tam aksini savunuyorum. Popüler olmasa çoğumuz okuyamazdık, ama durumların tam aksi olması bize kitap hakkında araştırmaya itiyor ve işin sonunda kitaptan mutlu ayrılabiliyoruz. Güzel bir eseri bilinme seviyesi sayesinde zevk alarak okuyabilecek kıvama getiriyoruz kendimizi. Gülün Adı'nın kategorisi hakkında bir yorum yapmakta zorlanıyorum açıkçası. Evet polisiye özelliği de var, ama bence bu kitabın en zayıf yanı ve eğer içimde polisiye açlığından dolayı bu kitabı okuma isteği oluşsaydı kesinlikle sınıfta kalırdı gibime geliyor. Katil ile ilgili çok fazla düşüncem var ama sürpriz bozan olmaması için söyleyemem, ama çok ortadaydı be kardeşim! Diğer yandan bu kitaptaki felsefe ve din görüşleri bence kitabın en iyi yönü. Eco gibi bir profesörün bu konudaki başarısı zaten ortada. Kitapta gece vakti yaşananlar tempoyu çok arttırıyordu, bu nedenle genel olarak gece vakti, alacakaranlık ve tan sökümü zamanlarında olan olaylar kitaba bağlayabilse de geri kalan yerlerde uzatmalar olduğunu düşünüyorum, okumayı çok fazla zorlaştırabilecek düzeyde. Kütüphane ortamı, Manastır, Rahip törenleri, Kiler, Yemekhane, odalar her şey olabilecek en iyi şekilde anlatılmış. Manastırın içinde yazmış olsaydı bu kitap, bu kadar iyi olamazdı. Kitap aleminin Dark Souls'u gibi bir kitap. Okumaktan yer yer zorlansanız da bu zorluğun verdiği bir çekicilik var; ama bu her okura hitap edebilmesini zorlaştırıyor, bu nedenle bol diyalog ve din felsefesiyle harmanlanmış, Manastırda geçen, latin harflerle dolu polisiye bir roman fantezisi okumak isterseniz mutlaka tavsiye ederim.
Gülün Adı
Gülün AdıUmberto Eco · Can Yayınları · 202012,6bin okunma
··
832 görüntüleme
Oceana okurunun profil resmi
Okuma listemde, inceleme harika olmuş.😄😄
Hakan okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim :)
11 öğeden 11 ile 11 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.