Martin Eden en sevdiğim kitaplar arasında belki de ilk sırada yer alıyor. Kitabı ikinci okuyuşumda bile bana ilk zaman okuduğumdaki duyguları yaşatabildi. Okuyun, okutturun :) Alt sınıfa ait bir gemi işçisi olan Martin Eden'ın yolu Morse ailesinden Arthur ile kesişiyor ve Martin'i eve yemeğe davet ediyor. Martin Arthur'un kardeşi olan Ruth ile tanışıyor ve görür görmez aşık oluyor. İkisi beraber sohbet ederken Martin onun diğer kadınlardan ne kadar farklı olduğunu fark ediyor, konuşmasından tutun sahip olduğu bilgilere kadar her şeylerinin ne kadar zıt olduğunu görüyor. Ruth'u elde etmek için kitaplar okuyup bilgi edinmeye başlıyor ve konuşmasından giyimine kadar her şeyini değiştiriyor. Sonra aklına bir fikir geliyor ve Ruth'u elde etmek adına yazmaya karar veriyor çünkü bir kariyer sahibi olması gerektiğinin farkında. En başından beri bunu şöhret ve sırf para için değil, Ruth'a layık olduğunu kanıtlayabilmek için yapıyor. Bu ikilinin sohbetleri sırasında Martin, Ruth'un düşüncelerine ve aldığı eğitimin dışında fikirlere sahip olup bunu dile getirdiği zaman Ruth çok rahatsız oluyor fakat bunu fazla umursamıyor çünkü Martin'i kendinden aşağıda görüyor. Bu açıdan Ruth'un kurulu düzene ne denli bağlı olduğunu ve devrimci fikirlere anlayışla bakmadığını görebiliyoruz. Yazdıklarını Ruth'a okutuyor fakat Ruth ne kadar güzel olduklarını söylese de içten içe bir değerlerinin olmadığını da düşünüyor ve Martin'i destekleyici konuşmuyor. Daha düzgün bir işe girip kariyer sahibi olmasını bile söylüyor. Aslında tek Ruth değil, etrafındaki çoğu kişi başarabileceğine inanmıyor. Sonrasında birkaç hikayesi satılıyor fakat bu yine Ruth'u mutlu etmiyor, tam tersine onun istediği şeyler dışında Martin başarı elde edince sevinmiyor, desteklemiyor ve onun düşüncelerine ters bir şey söyleyince sinirleniyor. Martin'i ne kadar severse sevsin aralarındaki sınıf farkını da asla aklından çıkaramıyor. Eğer çıkarabilseydi onu ciddiye alır ve desteklerdi. Bir akşam yemeğinde Martin çok sinirleniyor ve kendine sahip çıkamıyor. Ruth onu ilk kez bu kadar sinirli gördüğü için biraz sersemliyor ve onu utandırdığı için Martin'den ayrılıyor. Martin'in bir kitabı çok büyük sükse yapıyor ve şöhret sahibi oluyor. Finansal açıdan da gayet başarılı oluyor fakat bu onu mutlu bile etmiyor. Parayı kendi için değil, sürekli etrafındaki insanlar için harcıyor. Bu zamana kadar reddedilen bütün yazılarına da teklifler yağıyor ama Martin'in aydınlanması işte burada başlıyor. Yazdıklarının hepsini önceden yazdığını, o zaman ona karşı çıkıp, yazdıklarından hoşlanmayanların şimdi neden onun fikirlerine saygı duyup ondan yana olduklarını anlamıyor. Çünkü o hala Martin, hiç değişmedi. Neden o zaman ondan utananlar şimdi onu yemeğe çağırıyordu? Parası olmadığı zamanlar masalarına davet etmeyenler şimdi niye davet ediyordu? Ruth bile bir süre sonra barışmak ve eskisi gibi olmak istediğini söylüyor ama Martin bunu sadece para için olduğunu düşünerek kabul etmiyor. Eskiden beş saat uyumak bile ona zaman kaybı gibi gelirken şimdi uyumadan duramıyor, uyku onun için bir kaçış oluyor, hatta uyandığı zamanlar içini pişmanlık kaplıyor. Aslında kitabın ortalarına doğru Martin'in okuduğu bir şiirden kitabın sonunda ne olacağını anlayabiliyoruz; ''Asude ve derindir deniz; Koynuna sığınmış uyuyor ne varsa; Tek bir adım at, dal suya, Bir kabarcık ve her şey ersin sona.''

Martin EdenJack London · Koridor Yayıncılık · 202092,1bin okunma

·

82 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Shevy