Gönderi

544 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Önceki Günün Adası romanıyla,bir romandan beklenebilecek her şeyi bana vermiş olan Umberto Eco'nun ikinci bir romanını okumaya karar verdim.Nitekim başlarda bana ilk okuduğum kitap kadar etki etmedi.Ama olaylar ilerledikçe ortaçağda 1100'lü yıllarda Baudolino ile Don Quijote misali serüvenlere çıktıkça üstadın yine beni entelektüel hazların doruğuna ulaştıracağını anladım ve romanın keyfini sürdüm.Tarihi,coğrafi olayların yoğunluğu,romandaki karakterlerin fazlalığı yer yer zihnimi bulandırsa da biter bitmez kararımın ne kadar doğru olduğunu;ağır bir romanın zihnimi nasıl açtığını gördüm. Roman Ortaçağ'da Baudolino adlı bir Romalının Konstantinopolis yani İstanbul'da Niketas adlı bir tarihçiyle karşılaşıp,hayatını kurtarıp ona anlattığı serüvenlerden oluşuyor.Baudelino küçük yaşlardan itibaren mitoman derecesinde yalancı biridir.Etrafındakilerin ona ne kadar kolay kandığını gördükten sonra genelde onların iyiliği için yalanlar söyler ve yalanları sayesinde sürekli serüvenlerin içinde bulur kendini.Öyle ki öz babasının şarap çanağını bile hristiyan dünyasına İsa'nın kupası diye tanıtıp,doğuda hayali bir Johannes Rahibi'nin ülkesine götürüp Hristiyan dünyasının lideri olma hususunda manevi babası Roma imparatorunu bile kandırıp peşinden sürükler.Hatta rahip Johannes adına imparatora bir mektup yazıp sonra o mektuba kendisi bile inanır.Ve yıllarca peşine taktığı insanlarla bazen trajedik,bazen komik,bazen enteresan olaylarla ömrünü tüketir.Ve hazin aşk maceraları yaşar. Olayların kemiğini anlattım yalnızca spoiler vermemek adına.İdeolojisine geçecek olursam bize Ortaçağ Avrupası'nın mezhepsel ayrımlarını,iç savaşlarını sanki o günlerde yaşamış,o havayı solumuşçasına bizlere ustaca yaşatıyor Eco.Alttan alta kendi düşüncelerini de vermeyi unutmuyor.Zira ikinci romanında da her şeyin tek tözden meydana geldiğini yine alttan alta okuyucu bilincine işliyor.Herkesin tanrının bir parçası olduğunu yaratılan her şeyde onun bir yansıması olduğunu söylüyor.Bana tasavvuftaki vahdet-i vücut inancını hatırlattı.Aslında temelde panteizm diye adlandırılan bu görüş tanrının kişileştirilmesine karşı çıkar ve her şey de bir tanrı parçası olduğunu kabul eder.Bu görüşleri Hipatia adlı bir kızın ağzından verir ama temel ideolojinin bu olduğunu düşündüm.Çünkü genel anlamda hristiyan dünyasının ayrılıklarına gerçekçi ve gizli bir eleştri var.Onun dışında freudiyen bir bakış açısı yakaladığımı düşündüm romanda.Baudelino'nun üç kez aşık olmasının,aşık olma şekillerinin Freud'un bahsettiği çocuksu aşk,eril aşk ve olgun aşk çeşitlerini sırasıyla gördüm.Psikanalizin göstergebilimsel taraflarını dikkate alacak olursak bir göstergebilimcinin psikanalizi savunmasını yadsıyamayız.Ayrıca mitomani hastalığını tüm hatlarıyla gözler önüne seren Eco bu anlamda da başarılı bir yapıt ortaya konmuştur.İnsanların doğrulardan çok yalanlara,gerçekçilikten çok sürrealist olaylara inanma konusunda daha istekli olduğunu ortaya koymuştur.Ayrıca insanların ne kadar kolay manipüle edilebileceğini,savaş psikolojisini,sosyolojisini ve sanatını da...Kısacası kitabı yeni bitirmenin verdiği bir kafa karışıklığıyla aklıma ilk gelenler bunlar oldu.Her yönden tatmin edici,zor bir roman okumak istiyorsanız,bir saniye bile beklemeyin.Özellikle Don Qujote'i okumuş ve beğenmiş olanlar bu eseri de beğenceklerdir.Eco'nun her bölümün başındaki serüven başlığı koyması okuduğunuzda sizde de bir Cervantes figürü canlandıracaktır.Tabi yalanlarına kendi inanan ve bilgeliğe doğru ilerleyen Baudolino da Don Kişot'u zihninizde canlandırabilir... Okuyan herkese teşekkürler...
Baudolino
BaudolinoUmberto Eco · Doğan Kitap · 2003669 okunma
·
524 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Anıl okurunun profil resmi
Ahmet Hocam eline sağlık detaylı ve doyurucu bi inceleme için. Artık inceleme yapsa da okusam dediğim bir okur daha oldu. Siteden tam umidimi keseceğim derken hep taze bir kan geliyor sizin gibi. :) Bu tarz yazımı olan Marcel Proust var sanırım. Bende okumadim ama yapılan yorumlardan anladığım kadarıyla nesnelerin anlamını inceleyen bir yazardı. Okumuş muydunuz daha önce, okuduysaniz bir inceleme de ondan beklerim.
Ahmet Y okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Anıl Hocam,senin de gözlerine ve yüreğine sağlık..Bilmukabele,sizin de incelemelerinizi dört gözle bekliyorum her zaman :) Marcel Proust'u ilk olarak Psycho Pass animesinde duymuştum o zamandan beridir aklımda.(Bu arada animeleri seviyorsanız kesinlikle tavsiye ederim)Hakan Hocamla Uğur Hocam da önerdi ben de baya araştırdım,sizin de tavsiyeniz üzerine en yakın zamanda başlıyorum seriye,Homeros etkinliği biter bitmez yani :) Tekrardan güzel yorum,öneri ve iltifatlarınız için teşekkür ederim..
Gülşeyda Süsoy okurunun profil resmi
İncelemeniz için teşekkürler, yıllar önce okuduğum zaman anlayamadığım bazı konuları, şimdi Dante'yi incelerken anladım, tekrar okuyacağım. Emeğinize sağlık.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.