Artık cidden Neil Gaiman ve bu cildi yazan kişilerin zekasına yetişemiyorum. O kadar çok karakter o kadar çok hikaye dönüyor ki beynim almıyor. Bir yerden sonra bazı hikayelerin birbiri ile tekrar birleşmesi beni her seferinde şoka uğratıyor. Bu ciltte aslında çoğu cilde benzer şekilde farklı farklı hikayelerden oluşuyor. Özellikle benim en sevdiğim Rüya’nın oğlunun hayatı ve aşkının anlatıldığı yerler. Sonu çok saykoydu bence. Böyle bir şey beklemiyordum. Yine beğendiğim başka bir hikaye daha ilk ciltlerde Daniel adında bir bebeğin doğumunu okumuştuk. O bebek Rüya için önemli ve annesine onu bir gün alacağım demişti. Şimdi bu ciltte o bebekle ilgili ufak bir kısım var. Hala o ve Rüya’nın arasında ki ilişkiyi tam olarak kafamda kuramadım. Ya da söylediler ben o kadar ayrıntı içinde unuttum/dikkat edemedim.
Çizimler her zamanki gibi güzeldi. Rüya’nın çizimine biraz daha alıştım (arada yine farklı geliyor.) Ama en beğendiğim adamın biri Rüya ve Ölüm hakkında bir hikaye anlatıyor, o sırada görünen çizimler biraz daha çocuksu hani doodle tarzı çizimler olur ya öyle işte. Aşırı tatlıydı.
Bu cilt de böylece bitti. Genel olarak 1,2 ve 3. ciltleri okurken aşırı şaşırdığım yerler olmamıştı ama bu sefer 4,5 ve 6. ciltleri okurken baya şaşırdım. Giderek çok daha karmaşık ve harika bir hikaye oluyor. Sonunun nasıl biteceğini aşırı merak ediyorum.