Gönderi

Milton Friedman'ın dediği gibi enflasyon parasal bir hadisedir. Ama bir ülkenin ekonomi politiğinde ciddi bir bozukluk olmaksızın ortaya çıkamayacağı için hiperenflasyon, her zaman ve her yerde siyasi bir hadisedir. İç ve dış borç verenlerin, Almanya'nın savaş sonrası azalan milli geliri üzerinde birbiriyle çatışan taleplerini daha az yıkımla çözüme kavuşturmak mümkün olabilirdi. Ama iç politikada yaşanan tıkanma ve birçok Alman'ın, imparatorluklarının yenilmesinin adil olmadığına inanmasına dayanan, dış dünyaya karşı takınılan isyankar tavır olabilecek en kötü sonuca, paranın ve ekonominin tam olarak çöküşüne yol açtı. 1923'ün sonunda dolaşımdaki mark tutarı yaklaşık 4,97 x 1020 kadardı. Yirmi milyar mark ise günlük dolaşımdaydı. Yıllık enflasyon zirve yaparak yüzde 182 milyara ulaştı. Fiyatlar 1913'e göre ortalama 1,26 trilyon kat daha yüksekti. Kısa dönemli kazançlar da olmadı değil. Tasarrufu değil harcamayı teşvik ettiği için artan enflasyon 1922'nin son çeyreğine kadar, üretimin ve çalışma piyasasının büyümesine yol açtı. Değer yitiren mark Almanya'nın ihracatını artırdı. Diğer yandan 1923'teki çöküş, ertelendiği için daha acı oldu. Sanayi üretimi 1913'teki seviyenin yarısına geriledi. Sendika üyelerinin dörtte biri işsiz kalırken, dörtte biri de yarı zamanlı çalışır oldu. En kötüsü de krizin yarattığı sosyal ve psikolojik travmaydı. Elias Canetti enflasyon dönemini Frankfurt'ta genç bir adam olarak yaşarken edindiği tecrübeleri yazarken "Enflasyon, sözcüğün en katı ve en somut anlamıyla bir kitle fenomenidir" demiştir. "İnsanların ve paralarının birbirleri üzerinde en kuvvetli etkiye sahip oldukları yer devalüasyonun cadı kazanıdır. Biri diğerinin yerini alır, insanlar kendilerini paraları gibi 'kötü' hissederler, durum gitgide kötüleşir. Hepsi birlikte onun merhametine kalmışlardır ve herkes kendini eşit derecede değersiz hisseder." Değersizlik hiperenflasyonun en belirgin sonucuydu. Sadece para değil, parayla ifade edilen her türlü gelir ve varlık da değersizleşti. Buna tahviller de dahildi. Hiperenflasyon Almanya'nın savaş öncesi değerlerle sabitlenmiş dış borcunu silemedi. Ama savaş boyunca ve savaş sonrasında dağ gibi yükselmiş iç borcu, yok edici bir ekonomik deprem misali silebilirdi ve sildi de. Oluşan etki sadece tahvil sahiplerine değil, sabit bir nakit geliri olan herkese uygulanan bir vergi gibiydi. Esas olarak rantiyeler, kıdemli devlet görevlileri ve meslek sahipleri etkilendiği için büyük bir tesviye yaşandı. Kendilerini koruyabilenler fiyatları artırabilen, bir köşeye dolar istifleyip ev, fabrika gibi gayri menkullere yatırım yapan, borçlarını ise değeri yiten yerel parayla ödeyen müteşebbislerdi. Devam eden hiperenflasyonun ekonomik sonuçları zaten kötüydü: Zayıflayan bankalar, kronikleşen yüksek faiz oranları ve o oranlara eklenmeye başlayan yüklü enflasyon primleri. Ama Almanya'daki hiperenflasyonun en ağır sonuçları sosyal ve siyasi olanlardı.
Sayfa 88 - 1. baskı - Ekim 2011
·
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.