Gönderi

132 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 6 days
"Şiir, sözcüklerle güzel biçimler kurmak sanatıdır. Hangi sözcük, hangi sözcükle yan yana geldiğinde nasıl bir ışık ortaya çıkar? Bunu bilmek gerek." -Cahit Sıtkı Tarancı "Şiir duygulardan değil, sözcüklerden doğar." diyor Mallerme, "Şiir, kelimelerle yapılan bestedir." diyor Yahya Kemal. Cahit Külebi ise "Şiir, dil çalgısında yorumlanan bir musikidir." diyor. Ahmet Haşim, “Şiir, bir hikâye değil, sessiz bir şarkıdır” diye tanımlar şiiri; J. Cocteau ise “Ne masayı anlatacağım diye masa kelimesini kullanacaksınız, ne kuşu anlatacağım diye kuş kelimesini, ne de aşkı anlatacağım diye aşk kelimesini” der. Bu alıntıları sizlerle paylaşmamın nedenini şimdi daha iyi anlayacaksınız. Şiiri diğer türlerden ayıran en önemli fark, gerçeği imgelerle anlatması ve her okuyanda farklı bir etki, izlenim, çağrışım yaratmasıdır. “Güneş batıyor” cümlesi, duyan her kişi tarafından aynı şekilde algılanırken “Gün çingeneler gibi göçebeydi ufukta” (Cahit Sıtkı Tarancı) dizesinin her duyanda farklı bir etki yaratması, imgenin gücünü gösterir. Şiirsel sözün düz yazısal sözden en büyük farklarından biri de, şairin sözcüklerin ezgisini yakalamasıdır. İlk anda müzikal etkiyi sağlayan şeyin ölçü ve uyak olduğu düşünülebilir ama modern şiirde bu türden biçimsel öğelerin hiç kullanılmadığını anımsamak gerekir. Yine de şiirsel etkiyi sağlayan nedir o halde? Fuzulî’nin bir gazelinde geçen “Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım” dizesindeki müziği yaratan sadece vezin olabilir mi? Sözcüklerin yerini değiştirirsek, sadece vezin mi bozulur? Dizenin ruhunda da büyük bir değişiklik oluşmaz mı? Benzer şekilde Cemal Süreya’nın art arda gelen yirmi şiirinin son dizesini oluşturan “Keşke yalnız bunun için sevseydim seni” dizesinde ölçüden de uyakian da fazlası yok mu? İnsanoğlunun ilk edebî yaratısı, şiirdir aslında. Ve başlangıçta, şiir, dans, müzik, tiyatro daima iç içedir; yüzyıllar geçtikçe bu sanatsal etkinlikler birbirinden ayrılır ama birbiriyle bağı yine de hiç kopmaz. Nitekim geçen izlemiş olduğum bir videoda edebiyatta ilk kuramsal değerlendirmeleri içeren Poetika adlı eserinde Aristoteles'in, “şiir” derken tiyatrodan söz ettiğini; çünkü Antik Yunan’da tiyatro ve şiir birbirini tamamlayan türler olduğunu öğrenmiştim. Bizim Edebiyatımızda şiir çok köklü bir geçmişe sahiptir. Türk şiirinin halk ağzından derlenmiş en eski ürünlerinden bazıları Divân-ı Lügati't-Türk 'tedir. Çuçu adlı bir Türk şairinin adının da anıldığı bu kaynaktaki şiirler aşk, doğa, kahramanlık, ahlaksal öğütler gibi dünya şiirinin en eski ve yaygın konularını kapsar. Burada verilen örnekler hece vezniyle söylenmiş, uyaklı dörtlüklerden oluşur. Türk şiiri İslam dininin benimsenmesinden sonra Türk halk şairlerin ürünlerinin prototipidir. İslam uygarlığı çerçevsinde din, tasavvuf, konularını ele alan şiir yanında aşk, şarap temalarını işleyen din dışı şiirin esin sonucu oluştuğuna inanılmıştır. Halk şiirinin hece ile söylenmiş dörtlüklerine karşın aruz vezniyle beyit birimine dayanılarak oluşturulan divan şiiride, İran şiiri aracılığıyla alınan biçimler yanında yerli biçimler de (tuyuğ, şarkı) görülür. Şiirin kapalı olmaması, kolay anlaşılması daima istenmiştir. "Şiirde sözün ruşen ola,açık ola ve sakın ki gamız söylemeyesin, yani örtülü söylemeyesin." 0Büyük ölçüde anlatı ustalığına dayanan eski şiirin bilgi kaynağından da beslenmesi ileri sürülmüştür. Bu yoldaki görüşler karşın divan şiiri ve XVIII. yüzyıldan itibaren ondan derin biçimde etkilenen halk şiiri, gerçek yaşamdan ve toplumdan alabildiğine uzaklaştı. "İlimsiz şiir esası (temel) yok duvar gibi olur ve esassız duvar gayette biitibar olur."   -Fuzûlî Ardına gelen Tanzimat Döneminde ise şiirimizde ivme batıya doğru yönelmiştir. Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhamit Tarhan, Ziya Paşa gibi isimler yazmış oldukları şiirin konusunda yeni bir devie getirmiştir. Servet-i Fünün ve Fecri- Ati Dönemleri devamlarını getirmiş ve ardından Milli bir dil ve konu ile Milli Edebiyat Dönemi başlamıştır. Ardından Saf(öz)Şiir, Garip (I. Yeni), Hisarcılar, Maviciler, II. Yeni Dönemleri ile günümüze ulaşmıştır. Bunlar ne alaka diyeceksiniz ama ben bana karşı linçlerinize tedbir olarak bahsetmek istedim. Ben Can Yücel'i çok severim. Lakabı gibi Baba bir insandır lakin bir şair olarak görmem onu, göremem. Şiire dair bir kaç yazdığı dışında hiçbir şey rastlamıyorum onda. Daha çok veciz söz ustası gibi bence. Şiirde kafiye kullanmak istemeyebilir bir şair lakin aşağıdaki şiirler gibi kullanmalı sözcükleri, olay anlatır gibi değil. Olay gibi anlatacaksa şair buna mensur şiir demelidir. "Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epiyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum." (Orhan Veli) "Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor Bütün kara parçalarında Afrika dahil" (Cemal Süreya) Ben dediğim gibi şiirde ahenkten yanayım. Düz yazıdan farkı olmalı şiirin. Mesela Can Yücel'de buna rastlamadım. Alıntılarımı açık okuyun yazara bakmayın şiir kitabı olduğunu ilk anda fark edemezsiniz. Herkes sevdiği şairin en az iki üç tane şiirini ezbere bilir yalnız Can Yücel'in bir iki şiiri dışında öyle bilen birisini gördünüz mü? Hiç bilmeyen birisine bu kitapta en beğenilen şiiri okuyun ya da yukarda saydığım dönemlerdeki şairlerin şiirlerinden herhangi birini. Onlara şiir diyen buna ne der acaba hiç düşündünüz mü? Mesela ben size yazayım. "Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. "O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın." (Can Yücel) "Yağmurlardan sonra büyürmüş başak, Meyvalar sabırla olgunlaşırmış. Bir gün gözlerimin ta içine bak: Anlarsın ölüler niçin yaşarmış." ( Sezai Karakoç) İkisinin de en okunan şiiri bunlar mesela. Biri daha çok pendname,veciz söz, diğeri ise şiirin tam hası gibi değil mi? Can Yücel 'i Orhan Veli ile Nazım Hikmet ile Cemal Süreya ile Sezai Karakoç ile kıyaslamak çok büyük bir şiir ayıbıdır. Umarım anlatmak istediğimi anlamışsınızdır Dünyalılar. Şimdi buraya Google'a damarsözlernoktacom'dan Can Yücel sözlerini paylaşıp şiirseverim diye geçinen arkadaşlar ve gerçek anlamda okur olup Can Yücel hayranı kişiler(bu çok doğal, saygı duyarım) tarafından linç operasyonu yapılacak. Bilin ki ben de çok severim kendisini, yazılarını okumayı da lakin şiir çok farklı bir mevzu Dünyalılar. Şimdi hazırım, buyrun gelin.
Sevgi Duvarı
Sevgi DuvarıCan Yücel · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20184,751 okunma
··
1,337 views
DostaViski okurunun profil resmi
Neden aynı düşünüyoruz? :D Şu an okuduğum
Bütün Şiirleri
Bütün Şiirleri
kitabında da kafiye aramaktan deli oldum. Sevmiyorum birbiri ile alakasız olan satırların alt alta dizilmesini. Hatta kitabın alıntılarına bakan 90% alıntının tek cümle olduğunu görebilir. :D Anladığım kadarıyla sen de ahenk, kafiye, anlam arıyorsun satır aralarında.😅O zaman çak🙌🏻😁 Eline sağlık.🤸🏻‍♀️🌺🦋
Kadir Tribbiani okurunun profil resmi
Bilmem, neden aynı düşünüyoruz? :D Şiiri, içinde illa kafiye olacak diye sınırlandırmak bence doğru lakin şiir düzyazıdan uzak olmalı. Dediğin gibi bir iki cümleden oluşmamalı. Okununca düzyazıdan farkını direkt belli etmeli. Teşekkür ederim. :)
M.Y. okurunun profil resmi
Öncelikle kalemine sağlık. Tam da bu kitabı okumaya başlamıştım o nedenle birkaç değersiz laf edeceğim :). Düşüncelerine katıldığımı söyleyebilirim. Yine de şunu yaptım hep düz yazı gibi de olsa anlam karmaşası içinde de olsa şiiri duyguların tam yansıması olarak gördüğüm için okumaya anlamaya çalıştım. Bilakis modern şairler o kadar garip yazılar yazıyor ki bazen. Herkes sevemez herkes okuyamaz o yazıları. Ama ben hep anlamaya çalışıyorum, gariban ben 😅. Yine de evet katılıyorum; şiir ahenk işidir, kesinlikle ve kesinlikle.
Kadir Tribbiani okurunun profil resmi
Evet, şu an mutlu oldum. Hem benim gibi düşünen birisi olduğu için hem de bu birisinin siz olduğunuz için. Teşekkür ederim. Ben de size katılıyorum; şiir ahenk işidir, kesinlikle ve kesinlikle. 🌼
1 next answer
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.