cyssus’tan...
bir sörf dalgası vurur tenime,
cansiperane damlalarıdır uçuşan,
alıp getiren karşı kıyıdan sakızları,
ve sevdaları önüne katıp da sürüklediği karşılıklı,
destanların konusu.
koşuşturmaları bitmeyen mekanlarında,
telaşlı terler, vıcık vıcık,
hep aynı dert,
aynı tasa şüphesiz.
.......
bir balkon sefasında,
uzansam tutacakmışım gibi
yakın,
yüreğime saplı hüzünlü titrek ışıkları,
ıslak puromun dumanından
seçebildiğim,
olabildiğince uzanmış, dizlerimin dibinde,
bir dilber,
gündüzleri utangaç
ve süzülen genç kız edasıyla,
gün olur,
sis perdesi ardında,
medeniyetlerini gizlemeye çalışan khios.
.......
suyunda tuzu aynı,
yüreğinde sızı bilinmez,
kim bilir kimlerin gözyaşlarının suladığı,
damla sakızlarının
renkler aynı,
mavi, yeşil, mavi kadar,
piyale paşa’ya sormalı,
fersah fersah,
bilmem kaç yüz yıl öncesinin
kafeneionunu,
dolmadesi,
keftedesi,
sağanaki nicedir,
bilir mi acep.
.......
kaç çift aşık göz bakmıştır,
sisleri aralayıp,
kaç çift el uzanmıştır sevdaya,
umudu kimler üretmiştir.
seslense duyacakmış gibi,
hüzünlü ezgileri,
karşıdan karşıya,
kimler bağlamıştır karayı-akı,
söz geçiremediği yüreğine.
bıçkın bir efe misali,
sirtaki havasında,
coşan olmuş mudur,
dizlerini çakarken bu dertli toprağa,
imbatın koynunda.
...
ve sen ayasaranda,
ve sen sert rüzgarların dövdüğü,
mavi ile yeşil,
nelerine şahitsin üstü açık rüyaların...
ve her sabah günaydınlaşıp,
donattığın, karşılıklı çilingir sofraları akşamlarında.
...khios’a selam...
dostamisc
04.07.2016 - Çeşme