"Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar; ya insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir." L.N. Tolstoy Kapağı gibi güzel severek ve bazen de gülerek okuduğum bir kitap. Güney Kore'de geçen kitaplardan bu okuduğum ikinci kitabım. Yazara da bayıldım çok akıcı bir kitap çok güzel yazmış. Günler öyle dolu dolu geçiyor ki yazar günlerini her ayrıntısına kadar anlatmış. Anlatım tarzı çok iyi. Yazarımız Sinem Güney Kore'ye üniversite için gidiyor ve orada iki Koreli genç arasında kalıyor kalbi. Hep onun yanında olan, yanında kendini rahat ve güvende hissettiği kişiyi seçiyor ama bir yandan gizemli olan da merak uyandırıyor. Güzel arkadaşlar ediniyor, gezip görüyor böylelikle siz de gezmiş oluyorsunuz. Güney Kore tamamen farklı bir kültür, değişik yemekler, bilmediğin yazılar ve yerler. Bunlar hakkında bilgiler de veriyor kitap. Neyse ki Taemin var. Taemin okul tarafından Sinem'e yardımcı olması için görevlendirilmiş bir genç. Bu kız eğer kaybolmadıysa Taemin sayesinde. Tek başına kaldığında ters yöne giden otobüse binip kaybolabilirdi neyse ki Taemin yetişti. Çok güzel ilgilendi ve tüm zorluklar da yardımına koştu. Bu arada sevdiğim grupların adlarını okumakta sevindiriciydi. Gezdiği bazı yerleri okurken internetten açıp baktım kafamda canlansın diye. Kitapta sevmediğim karakter olmadı hiç hepsini sevdim. Arada güldüğüm yerlerde oldu. Taemin'in Şinem deyişi çok komikti bayıldım. Taemin ve Heesoon çok merak ettiğim ve görmek istediğim ikili kesinlikle. Kitabın ikincisinin çıkmasını çok isterim. Devamında neler oldu Taemin Türkiye'ye gelebildi mi? Bunlar merak konusu. Kore'ye ilgiliyseniz severek ve merakla okuyacağınız bir kitap efendim ben çok beğendim. "Bize zamanı unutturacak güzel şeylerin varlığı, hayatın bütün kötülüklerini unutturuyordu şüphesiz..."

Kore’de İlkbaharSibel Kuyumcu · Likya Yayınları · 201934 okunma

·

39 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Çağla Özdemir