Gönderi

133 syf.
9/10 puan verdi
·
9 saatte okudu
Mekân İdrâki Bağlamında "Benim Dağlarım"
İnsanoğlunun bulunduğu mekâna bakışı hem kendi mevzisini hem de bulunduğu mevziyi anlamlı kılar. Mekân ile kesbedilen aidiyet hissi ile şuur süzgeci harekete geçer. Modern zamanlarda insanoğlu mekânı meta derekesine indirgediğinden bu ilişki şuuru değil şuursuzluk ve durgunluğu doğurur. Doğan şeyden de hayat değil ölüm fâş olur. Halbuki İslâm cemiyetinde ferdiyetini muhafaza eden insanoğlu ise mekâna olan idraki nispetinde mekândan mânevi feyz ve bereket alır. Câmilerimiz, yollarımız, evlerimiz modern zamanlara kadar bir şekilde derece derece bu irtibatı, şuuru tüttürürdü. Ki bu yalnız bize has bir durum değil, her kültürün kendi seyri içerisinde tabii olarak form halinde eşyada aksoluşu mevzubahisti. Şimdi ise kutu kutu binalar, gökdelenler, alışveriş merkezleri ruhsuz bir şekilde insanı tektipleştirmeye, mekânı meta kılmaya hizmet etmeye yönelik kullanılıyor. "Seyl-i hurûşanın ahengine" kapılmış gidiyoruz ve hiçbirimiz neler oluyor demiyoruz. Bu söylediklerime binaen hususen bu yıl okumalarımda mekân idrakini telkin eden eserleri de gözden kaçırmamaya çalışıyorum. Merhum Akif Emre'nin "Mekanı Paranteze Almadan…" isimli güzel eserini okumuş, mekâna olan bakışımda bir takım ıslahatlar yapmış idim. Şimdi ise Dursun Çiçek'in "Benim Dağlarım" isimli eseriyle bu idrâkin dağdaki tezahürünü okumuş oldum (Ki eserin de merhum Akif Emre'nin aziz hatırasına ithaf olduğunu hatırlatmış olayım). Palandöken dağının balkondan baktığımda tüm ihtişamıyla karşımda olduğu bir yerde meskûn olmam dolayısıyla da bu kitap benim için daha da önem kazandı. Ki okuduktan sonra Erzurum'a vardığımda Palandöken'e, Hasankale'deki Hasan Dede dağına çıkma fikri aklımda yer etti. Tabi Dursun Çiçek'de dağ fikri/idrâki küçük yaşlardan beri yetiştiği muhit dolayısıyla müessir bir şekilde bulunuyor. Şu ifadeler bunu gösteriyor: "Babam Çiçekdağlı, şehrim Çiçekdağı, dağım Çiçek Dağı… İşte bendeki dağ fikrinin başlaması böyle oldu. Sonra o türkü oldu, ağıt oldu, şiir oldu, yol oldu, yolculuk oldu. Erciyes bunun üzerine yükseldi." Erciyes dağı başta olmak üzere birtakım dağlara yaptığı yolculukları, bu yolculukların hissî ve fikri yemişlerini bulacağımız bu kitabı okumak dağ idrakimize tesir edecektir muhakkak. Biz modern anlayışın hâkim olduğu metropol şehirlerde yaşaya yaşaya hem mekân idrakimizi hem de tabiat hassasiyetimizi yitirdik desek yeridir. Halbuki Çiçek'in ifadesiyle "Dağda olmak fıtrata dönmek demektir. Emanetin insandan önce dağa teklif edilmesinin anlamı da budur. Dağın bilinci ve iradesi vardır, çağrısı vardır." Müslüman olarak eşya ve tabiat ile olması gereken irtibatımızı bize öğreten Hazreti Peygamber aleyhisselamın nebevî öğütünü idrak etmek biraz da mekânı idrakle alakalı. Ki o kutlu Nebi "Uhud savaşında kendini savunma imkanı veren dağa bakarak 'Uhud bizi sever biz de Uhud'u'" diyerek tabiata, hususen dağa olması gereken hikemî nazarı bize öğretmişti. Müslümanlar olarak mekân idrakimizi, tabiatla olan irtibatımızı olması gereken mevziye (bu da adaletin kendisi oluyor) oturtmaz isek çölleştirmenin taşıyıcı köleleri olmaktan kurtulamayacağız. Dağı idrak etmek ve dağa olan bakışımızı olması gereken yere oturtmak için bu kısa ve öz eserden fazlasıyla faydalanabiliriz. Selâm ederim.
Benim Dağlarım
Benim DağlarımDursun Çiçek · Muhit Kitap · 2020142 okunma
··
358 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.