Gönderi

360 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 25 hours
BİR KURMACAYI NELER BİR POP YAPAR AZ romanını henüz bitirdim. Bu yazarın okuduğum ilk romanı. Hakkında çok yorum yapılmış, ama bir kaç cümle de ben yazmak istedim. Önce içerik hakkında. Romanın hikayesine konu olan kahramanlar Kürtler. Türkiye’de ve İngiltere’de yaşıyorlar. Dindar ve mafyatik aşiret mensupları. Dindarlıkla mafya olmanın arası yok gibi. Üstelik bu iki unsura ait kimselerin taraf değiştirmeleri çok kolay. Hop dindar, hop uyuşturucu satıcısı. Geçiş çok kolay, arada membran olabilecek hiçbir şey yok gibi. İçeriğin üstümde bıraktığı duygu, bu geçirgenliği çok inandırıcı bulmamamdı. Zira yazar iki disiplini birbirine karıştırmış. Din ve gelenek. Yazar, yer yer bu zayıf karnı güçlendirmeye çalışmış ama çok da başarılı olamamış. Ben bunu yazarın kıramadığı sosyal pozisyonuna, ideolojik duruşuna verdim. Tekrar vurgulamakta fayda var, tarafsız olabilmek için gayret sarfetmiş. Ancak, romanın geçtiği zamanın başlangıç tarihinin 1997 (Ne de olsa Requiem for a Dream adlı filmi sinemada izleyeli henüz bir yıl bile olmamıştı, diyor ki o tarihte Derdâ 16 yaşındadır. ) olduğunu düşünürsek, yazarın Zeitgeist’ten kendini daha fazla sıyırmasının mümkün olamayacağını düşünebiliriz. Siyasi bir dil, dolayısıyla siyasi taraf olma hatasına düşmeme çabasını da ayrıca bir pozitif gözlemimdi. Yukarıda saydıklarım negatif noktalara bunu da ekleseydi romanı yarım bırakırdım. Zamanın ruhunun tuz ruhundan beter olduğunu görmüş olmalı. Biçim hakkında, öncelikle anlatıcı sesi duydukça oldukça rahatsız oldum. Zira romanda anlatıcı her şeyi bilen üçüncü tekil şahıs, hani şu tanrısal anlatıcı dediklerinden. Klasik romanın egemen olduğu zamanlarda yazarlar mümkün olduğunca şuna dikkat ederlerdi: Anlatıcıyı tarafsız bir SES olarak kullanmak. Yani roman kahramanlarının kurmaca hayatlarına müdahale etmeden, okuru yönlendirmeden, ona ajitasyon çekmeden anlatmak. Bu anlamda kitap, kusur derecesine varan zaaflara sahipti. Zira yazar kendi kurmacasında bir kahraman değildir. Bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum zira roman Postmodern bir anlatı değildi. PM anlatılarda yazar da girer kurmacaya ama gizlice ajitasyon çekerek değil, açıkça ve elbette yine kurmaca bir yazar olarak. Şimdi gelelim incelemeye neden bu başlığı attığıma. Oğuz Atay için yazılan bölüm de, OA'dan yapılan bolca metinlerarasılık da romanın "kaba melodramın" sınırları içinde gezinmesini kurtaramamış. Neydi bunlar? İki kavram üstünden açayım. 1) Romanda çok ama çok tesadüf vardı. (Bu konuda Kemalettin Tuğcu’yu mumla ararsınız.) Ne yani, Paul Auster'in Ay Sarayı'nda daha mı az tesadüf vardı, diyebilirsiniz. Doğru ama fark var. Ay Sarayı'nda PA, pastiş, parodi, akıldışı tesadüfler vb. atraksiyonlarla, yer yer fars sınırını zorlayan, alaycı bir ironi yaratmak için yapar bunu. Bu romanda ise finali kutarmak için bile isteye bu deformasyon kullanılmış. 2) Din-mafya-aşiret şeytan üçgeninde kolay geçişler yapsa bile, şunu önleyememiş: Kahramanların karakter derinliklerinde yatan başat unsur ya siyah ya beyazdı. Yani iyi tam iyi kötü tam kötü. Böyle gerçekçi bir dil kullanılmış bir romanda bu kaba bir melodram alanıydı. Oysa hayatta -gerçekçi bir roman olduğu için-iyi de kötü de özneldir ve hiçbir karakterde böyle net çıkmaz ortaya. Ancak Yeşilçem melodramlarında vardır. Biraz daha açarsam: Karakterlerde olaylar karşısında bir değişiklik olmaz ve karakterler, iyi ya da kötü olmak sanki sadece doğuştan gelen ve değişmez meziyetleriymiş gibi davranırlar. Karakter iyidir ama buna rağmen başına sürekli kötü şeyler gelir, kötülüğe maruz kalır ve bu yolla okurlarda iyiye karşı bir merhamet duygusu gelişir. Oysa bir trajedide iyi dediğimiz bir kahraman güç kazanınca, fırsat bulunca, çevresine kötülük de yapabilir. Oysa bir melodramda iyi, başına ne gelirse gelsin hep iyidir. AZ romanı pop mu, kararı siz verin. Küçük bir not: İki ana kahraman var, ikisinin de adı Derda, diye yazmış bir çok yorumcu. Şeytan ayrıntıda gizlidir, zira birinin adı Derdâ, diğerinin ki Derda. Dikkatinizi çekmiştir illaki. Sağlıcakla
Az
AzHakan Günday · Doğan Kitap · 201921.3k okunma
··
99 views
Emirhan okurunun profil resmi
Romanı okuyup bitirdiğimde kitabın birden bittiği izlenimine kapılmıştım. Bitiminden 50 sayfa öncesinde bu kitabın olayların akışına göre birkaç yüz sayfa daha sürmesini bekliyordum. Bunun sadece bana öyle geldiğini düşünüyordum bir röportajda kendisine bu sorulduğunda yazarın verdiği "Çünkü sıkılmıştım" yanıtını görene kadar :)
Orkun Derikli okurunun profil resmi
Akıl dışı tesadüfler eski Yeşilçam filmlerinde çok olur gerçekten. Bu romanı okumadım ancak, dediğiniz gibiyse rahatsız edici. Pop müzik de mi poptur :))) kaleminize sağlık.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.