Gönderi

Sadece mesela...
Mesela bugün cesaretimizi toplayıp gitmişimiz buralardan, en kıymetlilerimizi almışız yanımıza, evlatlarımızı ve anılarımızı...”- Haydi gidelim der bazen taa on yedi yaşımda elimden tutan adam” Benim bu gitme hevesime kıyamadığını bildiğimden der; der de ben bunu da bilirim. Kök saldık biz bu topraklara onu da bilirim. Korkağın tekiyiz, konforumuzu bir maceraya kurban edemeyen canlı türündeniz biz. Eksi sıfırlardan başladık hayatın paçasına tutunmak için. Oysa derdimiz bir lokma ekmekti. Şimdi öyle değil. Korkunç bir şekilde değişiyoruz. Ev al, araba al, çocukları en iyi okullarda okut, bir fincan kahve için kırk tane konsept uydur, aman iyi telefon kullan, sanki dünya borsasını takip ediyoruz. Bizi hamurunun içine kattı karıştırdı hayat. Gitmeyi hayal ettiğim yeri merak ediyorum. Oralarda mı böyle. Şehir, ruhunun üstünemi oturuyor her yerde. Yoksa suçlu şehirler değil insanlar mı? Önü deniz ardı orman bir yer arıyorum. Az nüfus çok kuş olsun. Az eşyalı bir evim, ahşap bir verandam... Ve ben saatlerce kitaplarımla gömüleyim sohbete... Yoldan geçen biri bana adres sorsun ve ben ona takımı bozuk kahve fincanımla, sırf hatırı kalsın diye kahve ikram edeyim. Ütülü elbiseler giymesin eşim, orta parmak terlikle otlarını temizlesin bahçemizin. Ve oğullarım sınav kaygısı ile yemesin tırnaklarını. Kaç net yaptıkları ile ölçülmesin vücut ağırlıkları. En havalı okullara gitmeyiversinler. Biri bisikleti havalı sürsün mesela, diğeri cafcaflı paten kaysın. Denize açılsınlar abi kardeş. Akşam tuttukları balığı pişireyim evim barkım koktu kaygısı olmadan. Ve akşam yıldızlar şahitliğinde hafif üşümüş, çokça mutlu türküler dinleyelim. Mesela dedim hayat, hemen telaşa kapılma. Haydi kendim, şimdi kalk ruhunu teslim et gündelik işlere.. Sonay Karasu
17 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.