Gönderi Alıntılamaları

animas/animus..
Unutma ki, aradığın da seni arıyor ve sen Ona tanıdık bir yabancısın.. Ali Şeriati eşine; “Allah seni bana vermekle bana vermediklerini telafi etmiştir..” der.. Her insan, temel içgüdü olarak içinde "can hasreti" yaşar işte insan bu nedenle insana yönelir. Karşısındaki insanda eksikliklerini tamamlar ve beraberce tekâmül ederler.. Kadın-erkek ilişkisine bakarsak, işte bu varoluş konumundaki iki insan karşılaştıkları zaman aynada birbirlerini görürler. Yani erkek, kadında kendi gizli kalmış yönünü animas kadın da erkekte animus’unu müşahede eder, bir başka deyişle, daha derûni yönünü görür. Tabii ki insan insanda sadece celâl, cemâl ve animus/animas yönlerini görmez; bir de farkına varmadan canını görür ve yansıtır. Gerek kadın-erkek, gerekse hemcinsler arası ilişkilerde, ilişkinin belki de en derûni boyutu budur.. Eğer yüzler Rabbe yönelik değilse, müşahede görüşüne geçilemez. Nazar satıhta kalır ve insan insanı bir et yığını hâline indirger, hâlbuki amaç tenlerin birleşmesi değil, hâllerin birleşmesidir.. Nazar görüşüne ve yüzeysel ten ilişkileri varoluş konumuna “hapsolmuş” insanlar, bir ömür boyu insan hasreti yaşarlar.. Binlerce senedir süregelen fıtri ahengi ve ekolojik dengeyi bozan, işte bu kendi kendisine unutturul­muş ve “ince ayarı” bozulmuş, garip insandır.. Tekâmülü, ilerlemeyi, ontolojik yükselmeyi istiyorsak; içimizdeki artıların eksilerle, isimlerin zıtlarıyla birleşmesi ve neticede bu isimlerin oluşturduğu hâllerin birleşmesi gerekir.. Ama ne yazık ki bazen evde kaybettiği teşbihini, ışık daha fazla diye pazar yerinde arar.. #114338055