Kısa cümlelerle bir çok şeyi anlatabilen bir kitap...
Uzun zamandır okumayı istiyordum ama maalesef ki yeni okuyabildim.
Dört bölümden oluşuyor. ( 'Sancımak', 'Sevmek', 'Kırılmak', 'Sağalmak') Ve her bölüm de farklı konular, (Bölümler şiddet, taciz, aşk, çocukluk travmaları ve kadınlık temalarını içeriyor.) farklı acılarla mücadele edip, bir başka acıyı iyileştiriyor.
Ve ayrıca kitapta bir sürü resim de vardı. Bu resimlerin kitaba çokça anlam kattığını söyleyebilirim.
Yazarın ne kadar basit bir anlatım dili olsa da bir anda bir sürü duyguyu size hissettirebiliyor.
'Kısa cümlelerle bir çok şeyi anlatabilen bir kitap.' Bir cümlede sayfalarca yazılan yazılarda hissedebileceğiniz duyguları hissedebiliyorsunuz. Yeri geliyor kendinizden parçalar buluyorsunuz. Bazen hissettirdiği duyguları kaldıramadığım anlar da oldu tabi.
Bazı sayfalarında insanları rahatsız edebilecek -cinsellik- konuları yer alsa da, ben kitabı çok sevdiğimi söyleyebilirim. O küçük kısımlar görmezden gelindiğinde bence harika bir kitap.
"Yüreğimin feryadına uyandım dün gece ne gelir elimden diye yakardım, o kitabı yaz dedi kalbim."
Bu cümlelerle başlayıp,
"Yüreğimi ellerine alıp sonuna kadar geldin. Teşekkür ederim buraya kadar sağ salim geldiğin için, en kırılgan parçaya böyle şefkat gösterdiğin için..."
Bu cümlelerle biten bir kitap ne kadar kötü olabilir ki?
Ve evet bir sürü alıntı paylaşıp akışınızı doldurmuş olabilirim, ama bence hepsi çok güzeldi. Dayanamadım paylaştım... :")
-
"Güzellik denen şeyle derdim şu:
Onların güzellik kavramı
dışlamak üzerine kurulu
her saç güzel bana göre
bir kadın,
teninde büyüttüğü bir bahçe gibi
başına taktığında,
güzelliğin tanımı bu
gökyüzüne doğrulmuş
büyük kanca burunların
gövde gösterisi
atalarımın ektiği ekinlerle
kadınlarını beslediği
topraktan almış rengini
buğday ten
birer agaç gövdesi gibi kalın bacaklar badem gözler inancı kuşanmış
en derinlerinde
damarlarımdan akar
Pencap'in nehirleri...
kim söylemiş
benim kadınlarımın
sizin ülkenizdekiler
kadar güzel olmadığını."
"Olduğun gibi kabul et kendini."
"Doğduğumuzda öyle güzeliz ki hepimiz, en büyük trajedi bizi aksine inandırmaları."
-
Kitaptan aldığım bu alıntıların bir konusu üzerinde durmak istiyorum.
Öncelikle güzellik kime göre neye göre kime göre?
Güzel olmak için illaha ki, kocaman göğüsler mi gerekli, zayıf olmak mı gerekli, beyaz tenli ya da buğday tenli, kısa ya da uzun saçlı, mavi gözlü ah hayır, yeşil gözlü, ya da dolgun dudaklar?
Hayır bunların hiç birisi güzellik sembolü değil. Bu tamamen bize uygulanan manipülasyonun eseri.
Hepimiz insanız, kusurlarımız olabilir. Hiç birimiz insanların güzellik algısının sınırları içinde olmak zorunda da değiliz.
Önemli olan aynaya baktığımızda kendimizi nasıl gördüğümüz.
Ve size bir sır vereyim, hepimiz olduğumuz gibi güzeliz. Kimsenin bizi güzel bulmasına ihtiyacımız yok.
Rupi Kaur'un da dediği gibi;
"Nasıl bir mucize olduğundan haberin var mı?"
Hepimiz birer mucizeyiz, hepimiz kendi dünyamızın güneşiyiz...
İyi okumalar, bol kitaplı günler.