Gönderi

Küçük Kara Balık ve Yengeç
El kadar iri bir kertenkele karnını taşa dayamış, sığ sularda yakaladığı kurbağayı kumların üstünde yiyen iri bir yengece bakıyordu. Küçük Balık ansızın yengeci görünce korktu; uzaktan selam verdi. Yengeç ters ters bakarak: - Ne terbiyeli balıksın sen! Yaklaş küçüğüm, yaklaş! Küçük Balık: - Dünyayı dolaşmaya gidiyorum ve sizin avınız olmayı hiç mi hiç düşünmüyorum. Yengeç: - Neden bu kadar kötümser ve korkaksın Küçük Balık? Balık: - Ben ne kötümserim, ne korkak. Gözümün gördüğünü, aklımın söylediğini dile getiririm. Yengeç: - Pekala, de bakalım, gözün ne gördü, aklın ne söyledi de seni avlamak istediğimi düşündün? Balık: - Lafı dolaştırıp durma. Yengeç: - Kurbağayı mı söylemek istiyorsun? Sen de çok safmışsın canım! Kurbağalarla aram iyi değil; bu yüzden avlıyorum onları. Akılları sıra dünyadaki tek varlığın kendileri olduğunu ve mutlu olduklarını sanıyorlar. Ben de onlara gerçekten dünyanın kimin elinde olduğunu anlatmak istiyorum. Artık korkmana gerek yok canım, yaklaş, yaklaş! Yengeç sözlerini bitirdikten sonra Küçük Balığa doğru yampiri yampiri yürümeye başladı. Yürümesi o denli gülünçtü ki balığın gülmesi tuttu elinde olmadan. - Zavallı! Daha sen yürümeyi öğrenmemişsin, dünyanın kimin elinde olduğunu nereden bileceksin? Balık yengeçten ayrıldı. Derken suya bir gölge düştü ve kuvvetli bir darbe yengeci kumlara gömdü. Kertenkele yengecin haline gülerken durduğu yerden kaydı ve az daha suya düşecekti. Yengeç bir daha çıkamadı.
··
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.