Gönderi

9/10 puan verdi
·
Beğendi
O Aslında İnsanlığın Davasıydı!
Gregor Samsa’nın bir sabah uyandığında böceğe dönüşmesi gibi aniden olmuştu her şey. Evindeki davetsiz misafirler onu bir "yabancı" yapmıştı. Distopya; yazarın genellikle gelecek olsa da geçmişin alternatifi veya hayal ürünü bir mekan zamanda toplumun ve devletin olabilecek en kötü şekle gelmesini işler. Sözlerime bir tanımla başladım çünkü bu eser kendi içinde tamamen distopik bir sistemin bizlere şu anki dayatılması olup fark edilmemesi kadar ‘’distopik’’… Hukuk devleti adı altında yaşadığımız bu ülkede sizce ne kadar hukuksal açıdan özgürüz? Mesela ne kadar demokratiğiz, ne kadar adaletin terazisinde aşağıda olan –ağır gelen- kısmındayız?.. Bu konuya değinmişken Nietzsche’den bir alıntı vermekten kendimi alıkoyamayacağım: "Özgür mü diyorsun kendine? Sana hükmeden düşünceni duymak isterim, bir boyunduruktan kaçıp kurtulduğunu değil." (Böyle Buyurdu Zerdüşt- İş Bankası Yayınları Sayfa 57) Elbette ki sorulacak daha misli ile soru varken bizi bu soruları sormaya teşvik eden sistem adına son bir alıntı ile bu kendi kendime sorgulamayı en azından bu kısım için bırakıp eserin kitap yorumuna geçmek istiyorum: ‘’Hukuki ve siyasi bir çözümlemedeyse iktidara karşı koymanın, onu meşrulaştırmaya yarayan, zaten iktidarın bir parçası olan hukuk aracılığı ile sağlanamayacağına yönelik bir sonuç ortaya çıkmaktadır.’’ #kitapyorumum Bir hukukçu öğretim hayatı da geçirmiş olan yazarımız Kafka, kitabında 20. Yüzyılın içinde bulunduğu -geçmişte de bulunduğu ve gelecekte de tıpkı şuanda da olduğu gibi bulunacağı- adalet kavramının layığıyla yerine getirilmediği, hukuk kavramının anlamından eser bulunmadığı bir sistemin içinden göğe doğru uzanan, sisteme ve bu sistemi bizi dayatan kişilere karşı yakarıştır.. Tabiki de kitap çok daha geniş bir yelpazede bu sistemin ana hatlarını genellikle –ya da çoğunlukla- metaforlar kullanarak anlatmıştır. Ve bu da zaten eserin bizler için sarsıcı noktalarının anlaşılabilmesi için kitap üzerine bilinçli ve canlı bir okuma yapmamızı kıstas ediyor. Kitapta geçen karakterlerin her birinin hikayenin akışında bir yeri olması ya da ‘’sistemin’’ bir simgesini temsil etmesi de fazlasıyla akıllıca ve zekice kullanılmış. Kısacası arkadaşlar; ne için öldüğünü bilmeyen bir adamdan, ne için yargılandığını bilmeyen bir adamı anlatıyor Kafka, tıpkı şu anda bir şeylerin neden olduğunu anlamadığımız, anlam veremediğimiz onca şeyin sükunet içinde akıp giderken nasıl sessiz kaldığımızı ve o masumca yitip giden insanlara selam veren bir kişiden öteye gitmediğimizi anlatmaya çalışıyor. –anlayabilene…- Sözlerime Joseph K.’’nın sözleriyle bitirmek istiyorum… “... Ormanda yolunu yitirmiş çocuklar gibi terk edilmişlik içerisindeyiz. Önümde durup bana baktığında, ne sen benim içimdeki acıları anlayabiliyorsun, ne de ben seninkileri. Ve senin önünde kendimi yere atsam, ağlasam ve anlatsam bile, biri sana cehennemi sıcak ve korkunçtur diye anlattığında cehennem hakkında ne bilebilirsen, benim hakkımda da ancak o kadarını bilebilirsin...”
Dava
DavaFranz Kafka · Karaca Yayınları · 201753,8bin okunma
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.