Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

141 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Ütopya Kitap İncelemesi ve Yorumu
“Eğer bir adam bir grup insanın her gün yağmurda koşmaktan ve ıslanmaktan zevk aldığını görüyorsa ve bununla birlikte onları eve dönme konusunda uyarmanın nafile olacağını düşünüyorsa, onları uyarmaktansa evine kapansın ve kendini korusun daha iyi. İnsanların aptallıklarını düzeltmek konusunda yeteri kadar iyi olamayacaksanız bunu yapmaktan vazgeçmelisiniz ve kendinizi korumalısınız.” * Son bir haftadır ödevlerimden dolayı çok yoğundum. Bilgisayardan kafamı kaldıramıyordum, kaldırabildiğim zamanlarda ise gözlerim çok ağrıdığı için kitap okuyamıyordum. Geçen hafta başladığım Thomas More’un Ütopya kitabını da henüz bitirebildim. Yoğunluğum azalır azalmaz kendimi yazmaya ve okumaya verdim bugün. Öyle motive ediyor ki beni kitaplarımı kurcalamak, yazı yazmak, kitaplar hakkında araştırmalar yapmak… Neredeyse tüm yorgunluğum uçup gidiyor sanki. Çok hafif hissediyorum, sanki Ütopya’daymışım gibi. Karbon Kitaplar’ın cep boy kitaplarının çevirilerinden pek hoşlanmadığım için bir süredir elimde kalan son cep boy kitap olan Ütopya’yı okumayı erteliyordum. Keşke daha erken okusaydım demeyeceğim çünkü her kitabı okumanın bir vakti vardır. Thomas More’un Ütopya’sı tıpkı geçen sene okumuş olduğum Mark Twain’in İnsan Nedir kitabı ve Jean-Jacques Rousseau’nun Toplum Sözleşmesi kitabı gibi bakış açımı değiştirmemi, farklı düşünmemi, olaylara farklı bakmamı sağladı. Kitaplara başlamadan önce yazarın hayatıyla ilgili bilgi edinmeyi çok severim. More’un hayatını okuduğumda bir miktar şaşırmıştım. Trajik bir sonu var hayatının. Ütopya, More’un tesadüfen tanışmış olduğunu kurguladığı gezgin bir kişi olan Raphael’in birçok kez gezip gördüğü, yaşadığı bir ülkeymiş. Yasaları, insanları, yaşam tarzları, dine bakış açıları, evliliğe bakış açıları, hatta giyinişleri, savaş tarzları bile birçok ülkeden farklı olan bir ülke Ütopya. Tıpkı Toplum Sözleşmesi kitabındaki gibi altını çizdiğim o kadar çok cümle var ki bu kitapta da. Ütopyalı halk para kullanmayan, kendi ürününü kendisi üreten, tembellik etmeyen ve kendine has yasaları olan bir halk. Örneğin, diğer ülkeler altına neredeyse taparken Ütopyalılar altını en değersiz eşyalara çevirerek kullanırlar; kölelere zincir yapmak için gibi. Köle dediysem de öyle kötü bir ülke canlanmasın aklınızda. Rousseau gibi Ütopya halkı da bir insanın bir suçtan dolayı öldürülmesini, idamı çok saçma bulur. Kimsenin kimseyi öldürmeye hakkı yoktur. Aşırı büyük suçlar dışındaki (kasten adam öldürme vb.) suçları işleyen herhangi bir kimse köleliğe çarptırılır. Köleler halktan daha fazla çalışır, bu da yine toplumun yararınadır. Ütopya, topluma yarar sağlamayacak hiçbir kanun çıkarmaz. Kölelerin kıyafetleri normal halktan farklıdır ve vücutlarında onları diğer insanlardan ayırt etmeye yarayacak izler vardır. Normal halk ise tek tip kıyafet giyer. Tek renk, ihtişamsız ve oldukça kolay ve elverişli kumaştan yapılan bir giysi tercih ederler. Birçok kıyafete, eşyaya sahip olmayı saçma bulan Ütopyalılara göre en mantıklısı budur. Bir eşyaya gerçekten ihtiyaçları yoksa sırf diğer insanlardan şık, üstün gözükmek için sahip olunan eşyaları sevmezler. Her insan eşittir. Fazlasını istemek nankörlüktür. Fazlasını isteme, üstünlük görme isteği açgözlülüğe sebep olur ve ardı arkası gelmeyen bir alışkanlıktır. Son birkaç aydır yiyecek ve kitap dışında bir alışveriş yapmıyorum. Bir şeyi almadan önce “Gerçekten buna ihtiyacım var mı?” diye soruyorum sürekli. Harcamalarım inanılmaz ölçüde azaldı. Ama sanırım kitap alışverişimi de biraz kısıtlamam lazım :) Thomas More’un Ütopya’sı topluma, kendime, dünyaya daha farklı bir şekilde bakmamı sağladı. Geliştiğimi hissediyorum okudukça ve bu çok iyi hissetmemi sağlıyor. İyi ki okuyorum, okuyorsun, okuyoruz! İyi okumalar!
Ütopya
ÜtopyaThomas More · Karbon Kitaplar · 202020,4bin okunma
·
101 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.