Gönderi

544 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Pandemide ‘VEBA GECELERİ’...
Sonunda sayfa sayısı ile de oldukça hacimli ve kapsamlı bir eseri bitirdim: ‘Veba Geceleri’. Ve şu anda aynen kitapta olduğu gibi; dışarıda şiddetli bir salgın ve sokağa çıkma yasakları var.. Veba Geceleri, Orhan Pamuk’un kendi deyimiyle 40 yıl düşünüp, 5 yıldır yazdığı, son 1 yıldır da düzenlemeler yaptığı son romanı. 120 Yıl öncesini şimdi yaşıyormuşuz gibi bizlere anlattığı bir eser var şu an elimde. Hikayeyi, Osmanlı padişahlarından II. Abdülhamid’in torununun kızı Mina Mingerli’den dinliyoruz. 1901 ile 1913 yılları arasında Pakize Sultan’ın ablası Hatice Sultan’a yazmış olduğu 113 adet mektubun içeriklerinin derlemesiyle oluşturulmuş bir kitap.. Olaylar, II. Abdülhamid döneminde Ege Denizindeki hayali bir ada olan Minger’de geçmekte. Müslüman Türklerin ve Rum Ortodoksların bir arada yaşadığı adada, Nisan 1901’de başlayan veba salgınının önlenmesi için, devrin sultanı önce en iyi salgın-savar doktoru Bunkowski Paşayı, peşinden de yeğeni Pakize Sultan’ın eşi Dr. Nuri’yi adaya gönderir. Ve sonrasında bizdeki gibi benzer hadiseler gelişir.. Hayali Minger Adasında geçen veba salgını ve sonrasında yaşananları okurken, hiç beklemediğimiz bir anda hayatımıza giren Koronavirüs salgınında yaşadıklarımızı okuyor gibi hissettim. İnsanların salgın karşısındaki vurdum duymazlıkları, cehaletleri, ön yargıları, batıl inançları, bencillikleri, korkuları, umutsuzlukları, çaresizlikleri, neredeyse hepsi birebir aynıydı. Hele hele hastalığını gizleyenler, hasta olduğunu bile bile toplum içinde dolaşanlar, karantinadan kaçanlar, yasaklara uymayanlar, ‘bana birşey olmaz’ anlayışını sürdürenler, ‘bu hastalık yalan’ diyenler, Minger Adası’nda nasıl var ise, şu an korona günlerinde de benzer örneklerini görmekteyiz. Ne demişler: ‘tarih, insanlığın aynasıdır’. Okurken aynı zamanda şunu da düşündüm: şayet biz son bir yıl içerisinde hem ülkede hem dünyada böyle bir tecrübeyi yaşamamış olsaydık, bu kitapta anlatılan salgın, karantina vb. durumları belki de anlayamayacaktık, bize pek de aşina gelmeyecekti. Oysa şimdi hepsi çok tanıdık geldi.. Roman o kadar gerçekçi ki, kitap bittikten sonra Ege ve Akdeniz’in kesiştiği yerlerde Girit-Rodos-Kıbrıs üçgeni hattında bahsedilen hayali ‘Minger Adasını’ haritayı açıp arayıp bulasınız geliyor. :)) Kitabı okurken ayrıca en zorlandığım ve sinir olduğum nokta, neyin gerçek neyin kurgu olduğunu ayırt etmeye çalışmaktı. Çünkü hayali adada geçen olaylarla birlikte, o dönemde dünyadaki farklı noktalarda yaşanan veba ve kolera salgınları hakkında da birçok malumat verilmekte.. Veba salgını sürecinde canımı en yakan detay, ebeveynlerini vebaya kurban veren çocukların kimsesizliği, çaresizliği ve yalnızlığıydı. Salgın sırasında çocukların ayrı bir dünyası oluşur büyüklerden. Onlar da kendilerince içlerine çekilir, kendi acılarını yaşarlar. Bugün de içinde bulunduğumuz ve ne zaman normale döneceğimizi bilmediğimiz salgından yine en çok çocuklar etkileniyor. Yazar bunu çok iyi dile getirmiş.. Okurlarına 1900’lü yıllarından bir Osmanlı adasında oldukları hissini verebilmek için, sayısız tarih, tıp, hatıra kitabı okuduğunu söyleyen Osman Pamuk, bu döneme ait fotoğrafları da detaylıca inceleyerek, bu kaynaklar doğrultusunda hayali bir ada planlamış. Hikayede geçen tüm binaları, caddeleri, karakterleri, her şeyi kendi çizimleriyle resmedip, harita şeklinde bir kitap kapağı oluşturmuş. Detaycılığa bakar mısınız.. Son olarak; neden peki ‘Veba Geceleri’ de ‘Günleri’ değil sorusuna gelince. ‘Gece neye gebeyse onu doğurur’ ya. Tıpkı Minger Adası’nda bir gecede doğan olaylar gibi. Bir bakıma da uyumak, düşünmemek ve bir an evvel unutmak istediğimiz bir salgın dönemini de açıklıyor bence ‘Gece’ kavramı.. Genel olarak beğendiğim, konusunun güncel olması sebebiyle de günümüze hitap eden bu kitabı okumanızı önerebilirim...
Veba Geceleri
Veba GeceleriOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20216,8bin okunma
·
1 artı 1'leme
·
152 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.