" 'Küller'imde yaşatmak istediğim vaka ve kahramanlar için 'muhayyel' diye dudak bükenler var, onlara sorarım: Her gün hakiki hayat tipleri önünde o kadar bulanan zavallı ruhlarımız, 'hayal' adlı mübarek teselliyi kitaplarda da bulmasın mı?" Halide Edip'in Handan'ı kadar beni etkileyen bir eserle karşınızdayım bugün. Halide Nusret Zorlutuna'nın kalemiyle ilk kez bu eserle tanışıyorum. Kızı Emine Işınsu'nun pek çok eserini okumuş olsam da, Halide Nusret Zorlutuna okumak bugüne nasipmiş. Ve yine pişmanım böyle bir yazarla bu kadar geç tanıştığıma. Aynı Handan gibi bu eser de mektuplardan oluşuyor. En güzel tarafı mektupların karşılıklı olması. Konusuna gelecek olursak: Hayatı boyunca onu anlamayan ya da yanlış anlayan insanlarla etrafı çevrili olan Suzan, tüm hayatı boyunca gereksiz, kahredici bir kıskançlıkla kıvranan ve bunun neticesinde eşine bir türlü itimat edemeyen, sonunda çıldıran Namık, Suzan'sız bir ömrü yaşanmaya değer bulmayan Nejat, Suzan'ın en çok istediği şeyi gerçekleştirmeyen Semra ve Suzan'a kaşlarıyla benzerlik gösteren Naime... Mektuplar Naime ve dayısı Ali Namık Bey arasında geçiyor. Naime o kadar merak ediyor ki dayısının sergüzeştini. Dayısı da mektuplarla anlatıyor ona olanı biteni, hatta Suzan'ın kardeşi Semra'nın hatıra defterine de yer veriliyor eserde. Lakin Naime öyle şeyler öğreniyor ki Suzan ve dayısı Namık hakkında, eminim hiç sormamış olmayı dilerdi fikrini alacak olsak. Ve sonunda çözülüyor "küller"in sırrı. Koskoca bir hayat ve bir avuç kül... Şiddetle tavsiyemdir. Hem edebi bir anlatım zevkine varmak, hem de kısacık ama hareketli bir eser okumak istiyorsanız lütfen ekleyin listelerinize. Ben şahsen çok çok beğendim. Sayfa Sayısı: 87

KüllerHalide Nusret Zorlutuna · Panama Yayıncılık · 2019109 okunma

·

96 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.