Gönderi

348 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 16 days
Farklı bir taraftan bakalım
Zorba, yazarının ve geçtiği ortamın ortaklığı sebebiyle beni içine kolayca çeken bir roman oldu. Çevirinin de bunda büyük bir etkisi olduğunu belirtmek lazım. Yapılmış olan detaylı incelemelerle aynı şeyleri tekrarlamamak adına, benim dikkatimi çeken ve birkaç incelemede değinilen bir konuyu temel alarak yazmak isterim bu incelemeyi. Yazarın, anlatıcının (kağıt faresi de diyebiliriz) ve Zorba'nın kadınlara bakışı ve genellemeleri. Herhangi bir metin okurken birden fazla değilse bu tarz şeylerin üstünde durmam ama aldığım notlara bakınca 79.sayfada geçen bir cümleyi "yazıldığı dönem sebebiyle duyarsız birtakım cümleler" şeklinde not düşmüşüm ve roman boyunca bu tarz çokça cümleyi fark edip bir kenara yazma ihtiyacı hissettim. 1946'da yayımlanmış bir romandan bu konuda fazla bir beklenti içinde olmamak ya da olaylar genel olarak iki erkek karakter arasında geçiyor demek en basit tabirle romanı gerçek anlamda okumamak demektir bana göre. O yüzden gelin beraber neler rahatsız etti ve bu kadar benzer şeylerin tekrar edilmesine gerek var mıydı dediğim kimi cümlelere bir bakalım: -ve elbette bundan sonrası okumayı bitirmeyenler için öğrenmeyi tercih etmeyecekleri detaylar içerecek- "Namussuz karılar, önceleri kendi kendilerini ve karşılarındakini tırmalıyorlarmış, ama yavaş yavaş uysallaşıyor, gözlerini yumuyor ve sevinç çığlıkları atıyorlarmış. Kadın işte..." s.95. Savaş suçunu normal gibi anlatması bir yana, tecavüze uğrayan bir kadının "sevinç çığlığı" atması mı? Bunun üzerine fazla yorum yapmaya gerek olduğunu düşünmüyorum. "Şunu bil ki, kadınlar sese de tutulurlar -Neye tutulmazlar ki, dişi domuzlar!"-, içlerinde neler olup bittiğini bir şeytan bilir!" s.127. Şeytanlaştırma ve hakaret etme özellikle Zorba tarafından bolca yapılan şeyler kadınlara karşı. "Kadının neresine dokunursan Şeytan boynuzudur; kendini koru oğlum!" s.159. Aradaki 30 sayfa içerisinde bir Buddha şarkısı da var kadınların Cehennemin giriş yeri olduğuna işaret eden, yani kişilere ait olması gereken günahların sebebi olarak kadınlar hiç çekinilmeden işaret ediliyor. "Cömert olmalı, parayı savurmalıyım; kadınlar böyle hareketler karşısında sersemler. Boktan yaratıklardır; kambur da olsan, hepsini unuturlar. Hiçbir şeye bakmaz kokmuşlar; yalnız para saçan ele bakarlar!" s.177. Üzerine saatlerce konuşabileceğimiz ve hala tartışmaları devam eden bir konu. Neyse ki en çok beğenilen alıntılar arasında yok. (züğürt tesellisi) " İhtiyar Diamanto altmışın üstünde, evlenmemiş, kart bir kızdı. Bakirelikten dolayı yarı yarıya serseme dönmüş, sinirli, kupkuru biriydi; göğüsleri dümdüzdü ve bıyıkları vardı." s.188. İki kadın yan karakterin dul oluşları o kadar çok vurgulanıyor ki onları almadım ama açıkçası bu görülmeyi hak ediyordu. Çünkü sadece Zorba değil anlatıcının da kadınlara bakışını, sınıflandırıcı halini gözler önüne seriyor. Sadece yaşı ve yaptığı işler sebebiyle -hizmetçi- sinirli olamaz çünkü?! Ek olarak, dul kadınları namussuz olarak fişleyip Madam Ortans üzerinden namuslu kadınlara ve anne olmaya olan özlemini dile getirmesi. (bir noktada histerik kahkahalar atmak şart oluyor) "Bırak kadınları bağırsınlar, kadındırlar, akılları yoktur." s.192. Evet, pek tabii bu yüzden daha sonra sebep olarak görüp bir kadını katletti çok akıllı(!) erkekler. "'Kadının insan olup olmadığını?' 'Ohoo!' dedi. 'O hapı yuttu. O da insandır, bizim gibi insan, hem de en kötüsünden!'" s.207. O paragraf devam ediyor bu şekilde elbette, tabii ki şeytan değilse de insanın en kötüsüdür kadın Zorba için. Ve beni incelemeyi bu yönde yapmaya iten cümleler: " 'Sen paraları çarçur ettiysen Meryem'in suçu ne?' 'Suçu var. Hem de çok... Evet. Oğlu Tanrı'yı o yaptı: Tanrı da beni yaptı ve bildiğin araçları verdi; o kahrolası araçlar da, nerede bir dişi görsem başımı döndürecek ve kesemi açacak hale soktu beni. Anladın mı? Onun için Meryem sorumlu, hem de çok sorumlu. Bırak ödesin!' " s.230. Her şeyin suçlusu olarak kadınları görmeyi geçti ve Meryem'e attı tüm sorumluluklarını. Ne güzel dünya ve ne kadar da tanıdık değil mi? "Canavar" olarak nitelendirme, erkekler de ağlarsa zavallı kadınların ne yapacağı veya "Kadın mıyız ki avuntu isteyelim?" gibi gözüme çarpan ama zaten çok uzun olan bu incelemeyi daha da uzatmamak için yazmadığım cümleler. Bunları okumak, bir kere değil üstelik görüldüğü üzere tekrar tekrar, okuma hevesimi kırdı mı kırdı. Yine de bu iki erkeğin farklılıkları ve hayatı yaşayış şekilleriyle oluşan arkadaşlıkları okumayı ilginç kılıyordu. Benim farkına varmadığım, yanlış değerlendirmiş olabileceğim ya da sizin bu konuyla ilgili eklemek istedikleriniz varsa üzerine konuşmak isterim.
Zorba
ZorbaNikos Kazancakis · Can Yayınları · 202016.3k okunma
·
32 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.