Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 saatte okudu
YAHUDA'NIN KİBRİ
Eskilerin meşhur tabiri vardır, on parmağında on marifet diye. Bunun en çok uyduğu tarihi şahsiyet, şüphesiz Leonardo da Vinci. Onu ilk olarak Ninja Kaplumbağalar sayesinde tanıdık. Orada da ekibin lideri ve en zekisi olan kaplumbağaya ismi verilmişti. Biraz büyüdüğümüzde Dan Brown'un Da Vinci Şifresi romanı ve bundan uyarlanan filmiyle kendisine aşina olduk. Aynı zamanda bir dönemin en iyi dizilerinden Avrupa Yakası'nda, Türk dizi tarihinin en orijinal karakterlerinden Burhan Altıntop'un evinin duvarında gördüğümüz Mona Lisa tablosu (hizliresim.com/BGwiiS) ile zihinlerimizde sempatik bir yer sahibi oldu. İşte, bu Leonardo da Vinci'den dönemin Milano dükü, Santa Maria della Grazie kilisesinin duvarına İsa'nın, havarileriyle yediği son akşam yemeğini resmetmesini ister. Leonardo da bu işi oldukça ciddiye alır. Öyle ki, bazen saatler boyu tablonun karşısına geçer ve onu izler, bir fırça darbesi indirir üzerine ve ardından yine izleyip düşünürmüş. Bu esnada bazen onun bu mesleğini icra edişini izlemeye gelenler olurmuş, onlar da bir dahiyi seyrederlermiş. Bu durumdan hoşnut olmayan bir kişi varmış ama, kiilisenin başrahibi. Leonardo'yu düke sık sık şikayet eder. Bunlardan birinde Leonardo, eğer başrahip yakasından düşmezse, Yahuda'yı resmetmek için onun yüzünü kullanacağını söyler. Bu tehdit oldukça etkili olur. Neden etkili olduğu, incelemesini yazdığım bu kitap için de mühim diye not düşüp Leonardo'yu tabloyu yaparken en çok uğraştıran noktanın tam da burası, yani Yahuda ve İsa olduğunu belirteyim. İsa'nın, etrafında toplanmış olan havarilerine, "İçinizden biri bana ihanet edecek," dediği ve bunun akabinde bu sözün masadakiler üzerinde yarattığı etkiyi konu alan Son Akşam Yemeği'nde bulunan kişilerin ruh halini en iyi şekilde yansıtabilmek amacıyla Leonardo, saatlerce ve hatta günlerce sokaklarda gezermiş ve uğruna en çok gezdiği havari de Yahuda olmuş. Bilindiği üzere Yahuda, 30 gümüş karşılığında İsa'yı Romalılara ihbar ederek tarihe en büyük hain olarak geçmiştir. Leonardo da bu hainin şanına yakışacak kötü karakterde birini arar. Kitaptan bu konu hakkında şu anekdotu aktarmak istiyorum: "Sırrı ve Yahuda'nın günahını biliyor musun sen? İsa'ya neden ihanet ettiğini?" diye sordu Üstat Leonardo. "İsa'ya onu sevdiğini anladığı için ihanet etti," diye ce­vap verdi delikanlı. "Onu çok fazla sevmek zorunda kalaca­ğını anladı ve kibri buna izin vermedi." "Evet. Yahuda'nın günahı, kendi sevgisine ihanet edecek kadar kibirli olmasıydı," dedi Üstat Leonardo. (s.15) Bu satırları okurken çok sevdiğim filmlerden biri olan Şeytanın Avukatı'nda Al Pacino'nun enfes şekilde hayat verdiği Şeytan'ın "Kibir en sevdiğim günahtır," repliği geldi. Teolojik bir araştırma yapmasam da Hristiyanlıktaki büyük günahlar arasına kibrin girmesinde Yahuda'nın etkili olduğunu düşündüm. Yanlışsa bile bu bağlantıyı kurmak hoştu benim için. Leo Perutz'un kurgusuna Leonardo'yu dahil ettiği nokta da onun Yahuda'yı arayışıdır. Alman tüccar Behaim'in tahsil etmeye çalıştığı 17 dukalık borç, kendisinin geçtiği satırları okumak bile bizleri iğrendiren tefeci Bocceta, onun güzeller güzeli kızı Niccole ve asıl kötülüğü kendine gereğinden fazla acımak olan Mancino arasında kurulacak bağlantılar üzerinden hikaye devam ederken ben, sizlere bu kitabı neden çok beğendiğimi kısaca anlatmak isterim. Yazarın karakter yaratımı harika! Karakterler oldukça gerçekçi ve samimi. Öyle ki, diyalogları okurken kendimi 15. yy'da Milano'daki bir handa hissettim. Buradan hareketle, dönemi aktarmanın başlıca yolunun mekan anlatımından mı yoksa karakter yaratımından mı geçtiği konusunda ikilemde kaldım. Leo Perutz, kitabında mekanı kullanmış ancak bu sınırlı bir alanı kaplıyor. Buna karşın karakterler çok daha ön planda. Bu nedenle en azından bu kitap özelinde düştüğüm ikilemden karakter yaratımına bir adım yaklaşarak çıkıyorum. Yazarın üslubundan onun oldukça nüktedan olduğu çıkarımında rahatlıkla bulunabilirim. Belki de kitabın hayat suyunu bu nükteler veriyor diyebilirim. Tarihi bir şahsiyet olan Leonardo da Vinci'yi kurgu içinde sırıtmayacak şekilde çok iyi yerleştirmiş hatta diyebilirim ki, Leonardo kurgunun en doğal üyelerinden birisi olarak karşımızdadır. Bununla birlikte Leonardo'nun bulunduğu diyaloglardan yazarın, onu detaylı şekilde araştırdığını anlıyoruz. Konu seçimi bence çok iyi, çünkü insanı araştırma yapmaya sevk ediyor. Bu da okuru, oldukça aktif bir konuma taşıyor. Bu konum ise eserlere canlılık ve kalıcılık veren başlıca etmenlerden birisi bence. Son olarak, kitabın finali oldukça etkileyiciydi. Kitabın okurken üzerimde bıraktığı olumsuz bir izlenim oldu mu diye düşünüyorum ama anlıyorum ki, neredeyse hiç olmamış. Tek bir nokta var: Behaim ile Niccole'un ilişkisini okurken bir an bu aşk, ana konuya gölge düşürecek mi acaba dedim kendi kendime ve bundan dolayı ilgili kısımlarda motivasyon kaybı yaşadım ancak herhangi bir hayal kırıklığı ile sonuçlanmadan hikaye devam etti. Ayrıca yazar, kitabının uzunluğunu bence çok iyi ayarlamış. Sonuç olarak çok beğendiğim bir kitap ve son zamanlarda en haz aldığım okumalardan biri oldu. Keyifli okumalar.
Leonardo'nun Yahuda'sı
Leonardo'nun Yahuda'sıLeo Perutz · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20182,370 okunma
··
295 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.