Gönderi

328 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Ama bu kitap da aşırı güzeldi!!! Elizabeth, sen tam bir historical kraliçesisin! Normalde uzun seriler bir yerden sonra tekdüze şekilde ilerlemeye başlar fakat Maiden Lane her kitapta tersini ispatlamaya devam ediyor. Kendi içimde seriyi 4'e ayırdım. 1-3 arası cin üretimini, 4-6 arası ve 11. kitap St. Giles Hayaletleri'nin maceralarını, 7-9 (belki buraya novellalar da katılabilir) daha rahat dönemleri, 9-12 arası Lords of Chaos'u ele alıyor. Aslında 9. kitap da bahsettiğim 3. kısma giriyor ama Lords of Chaos ad olarak geçse de serinin nasıl devam edeceğine işaret veriyor. Seriyi okumasanız bile kitabın arka kapağını okumuşsanız Asa'nın ailesinden sakladığı sırrı öğrendiniz demektir. Saklama sebebi ise biraz iç burkucuydu. Tabi sonradan yanıldığını anlıyor. SONRASI SPOILER İÇERİR!!! Biraz da Asa'nın kendisinden söz edeyim: Dış görünüş olarak oldukça iri yapılı ve maskülen bir yüzü var. İç karakteri de bir historical erkeğine göre çok renkli: En ufak şeylerde parlayan, sorunlarının çoğunu kaba kuvvetle çözmeyi seven, fazlasıyla coşkulu bir yapıya sahip, oldukça egoist, lider ruhlu ve girişimci biridir. Bunları kitap boyunca gösterdiği için "Aha, bu adam her yönüyle kesinlikle koç burcu!" diye aklımdan geçirip oldukça gülmüşlüğüm de vardır. Bir de üstüne küfürbazlığı ekleyin. Alın size oldukça sıra dışı bir historical erkeği. :D Hee, ama hata yaptığını anladığı anda kendini affettirmek için bulduğu tatlı yöntemleri de bolca var. Eve ile tanışmalarından sonraki bir olay sonucu hanım kızımızı korkutuyor. O da kendini affettirmek için kapısına elinde çiçeklerle gelmesi basit de olsa oldukça tatlıydı bence. Eve ise Asa'nın tam tersi. Geçmişinden ötürü oldukça korkak ve utangaç bir yapısı olan, şiddete kesinlikle karşı olan, hayatında sadece 2-3 insana güvenebilmiş canayakın bir kadın. Tabi bizim "koç" Asa'nın her davranışı onda ayrı şok etkisi yaptığından dolayı bunlar nasıl çift olacak diye büyük merakla bekledim. Eh, hikayeyi ele alan kişi Hoyt olunca beklentiler yüksek oluyor. Ve sağ olsun ki bu beklentileri sürekli aşıyor. Asa-Eve de serinin "zıtlıklar içindeki uyum" kavramına güzelce yerleşmiş durumda. En çok da Asa'nın Eve'ye karşı olan sabrı etkileyiciydi. Hayattaki her şeyin bir an önce çözülmesini isteyen Asa için sabır oldukça zor bir şey. Fakat Eve'nin kendisine güvenmesini istediği için bunu uygulaması gerektiğini bilen kahramanımız hiç sıkılmadan ve huzursuzlanmadan işi güzel kotardı. Eve'ye ise kitap boyunca tam hak verdim. Çocukluğu gerçekten fazlasıyla mide bulandırıcı şartlarda geçmiş. Hepsi de baba olacak o insan bozuntusundan kaynaklı. Kardeşi olmasaydı kendisine neler olurdu diye düşünmek oldukça korkunç. Kitapta Makepeace ailesinin tüm üyelerini bir arada görmek de çok güzeldi. Aralarındaki sıcaklık her yerden belliydi. Asa ve abisi Connor arasındaki anlaşamamazlık da oldukça eğlenceliydi :D Asa da hiç kimseyle anlaşamıyor, bu zamana kadar hayatta kalması mucize. :D Hele de kendi kitaplarından sonra uzun süre boyunca görünmeyen Mickey-Silence çiftini görmek ayrı güzeldi. Yalnız iyi ki zamanında bunların kitabını İngilizce okumamışım. Mickey'in ne dediğini anlamam için dediklerini en az 3 kez okumuşluğum vardır. :D Fakaaat, kitapta bir kısım var ki çok hayal kırıklığına uğradım. Historicaller arasındaki favori erkek karakterim olan Winter en son bu kitapta görünüyor. Ve onun sahnelerini büyük bir aşkla bekliyordum. Ne mi oldu? Evet, kendisi hikayenin içinde ancak bir kelime bile konuşmadı. Hoyt, neden yaptın bunu? Eşi Isabel bile konuştu kitapta. Onun sesin niye çıkmadı? Yeminle kitap bitince bu durumdan dolayı karalara bağladım. Winter kısmını saymazsam kitap kesinlikle yine bir Hoyt şaheseri olmuş.
Sweetest Scoundrel
Sweetest ScoundrelElizabeth Hoyt · Grand Central Publishing · 20155 okunma
·
623 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.